Her işin başı eğitim. Her temel sorunun altında eğitimsizlik. Eğitimin kalitesi, eğitimin evrensel normları…
Bu anlatımları gündelik hayatta çok duymuşsunuzdur.
Peki, eğitim sisteminde yeni nesil için neler yapıyoruz biliyor musunuz?
Değişime devam ettiğimiz kaçınılmaz.
Hem de ne değişik.
İki örnekle anlatayım sizlere sonra siz karar verin değişimin negatifliğini, pozitifliğini…
Milli Eğitim Bakanın dediğine göre “Hiçbir çocuk tercih etmediği okula yerleşmeyecek.”
Şimdi bu sözden yola çıkıp farklı bir görüşü okura anlatalım.
Eğitim İş Çanakkale Şubesi görüşü: “Ancak fen liselerinin 33 bin, sosyal bilimlerin 10 bin, Anadolu liselerinin 340 bin olmak üzere toplam kontenjan sayısı 380 bindir. Kontenjanı az olan okullar daha çok öğrenci tarafından tercih edildiğinde oluşacak yığılma nasıl aşılacaktır? Burada okul başarı puanı devreye girmesi gerekirken, Bakan başarı puanının dikkate alınmayacağını açıklamıştır. Özel okullarda notların şişirilmesine yıllardır engel olmayan Bakanlığın, şimdi devlet okullarındaki çocuklarımızın gerçek başarılarını yok sayması büyük bir haksızlıktır”
Ne dersiniz?
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz diyor ki; “liseye girişte uygulanacak yeni sistemde sadece 8. sınıftan soru sorulacak sınav süresi 135 dakika, soru sayısı ise 90 olacak”
“Eğitim-İş olarak üç yıllık eğitimin 60 soruda ölçülmesinin bilimsel olarak yanlış ve ölçme değerlendirme ilkelerine aykırı olduğunu belirtmiştik. Şimdi soru sayısı 90’a çıkarılmıştır, ancak derslere göre soru sayısının dağılımı hala sağlıklı değildir. Sınavda, haftada 2 saat olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisinden de 10 soru, haftada 4 saat olan İngilizce dersinden de 10 soru sorulacaktır. Soru sayısı, haftalık ders saati sayısına göre belirlenmelidir. Ayrıca 135 dakikalık tek oturumlu sınav süresi öğrencilere uzun gelecektir ve mutlaka sınava 10 dakikalık ara verilmelidir”
Ne dersiniz?
Söylenecek çok şey var ancak ben size bir şey söyleyip kutlu pazarlar dileyeyim…
Değiştirilen sınav sistemindeki değişiklikler tekrar değiştirildi!