Sezonda, ortalama 23 ile 25 kg arası gelen 1. sınıf bir kasa domates tarlada 10TL ye alıcı buluyor. Domatesin pazarda kilosu ortalama 1-2 TL fiyatla satıldığı gerçeğinde, bir kasa domates minimum 25 TL, ortalama 40 TL ile perakende olarak vatandaşa satılması, domatesin tarlada satış fiyatının perakende satış fiyatından 3-4 kat düşük olması gerçeğini ortaya koyuyor…
Üretici derdini anlatıyor fakat çare bulamıyor…
Tarlada üretici ile görüşen CHP Çanakkale Milletvekili Bülent Öz ise; “Üreticimizin, alın terinin ve emeğinin karşılığı olmayan kazancının karşısında mazotun 15 yılda %450, gübrenin %500 artması, fakat tarlada satılan domatesin fiyatının artmaması, köylümüzün üretimden vazgeçme süreci olmaktadır. Üstelik artan üretim giderlerine mahsul hastalıklarıyla mücadele de eklendiğinde, üretim maliyeti domatesin tarladaki satış fiyatını geçmektedir. Hükümetin üreticiden yana olmayan politikalarında ısrarcı olması durumunda domates ithal ederken, ihraç edecek duruma geleceğiz. Çünkü AKP tarafından, çiftçimizin sorunu olan üretim gider artışının görmezden gelinmesi, her geçen gün bir başka üreticiyi direnemez ve üretimi sürdüremez hale getirmiştir” tespitinde bulunuyor.
Peki biz tarım ülkesi değil miyiz?
Yanıt yine Milletvekili Öz’den…
“Tarım ülkesiyiz fakat AKP, üreten çiftçimizi unutmuş ve hatta küstürmüş, üretme sadece tüket politikalarında ısrar etmesiyle üretim ülkemizi, tüketim ülkesine dönüştürmüştür”
Peki Çanakkale ne kenti?
Üretmiyor muyuz?
Üretiyoruz tabii ki…
Başta ağaç kesip maden arıyoruz, siyanür havuzu oluşturup altın bulmaya çalışanlara yol açıyoruz sonra termik kurup enerji açığını kapatmaya çalışıyoruz, sağlık sektöründe ise bir kuyruk bir kuyruk ‘kanser miyim acaba’ soruları…
Çan’ın nohuduna, Biga’nın pirincine, Yenice’nin kaypa biberine kül mü yağdı yoksa?