Çanakkale’de ‘çevre katliamı’ yaşandı, yaşanacak.
Çan’da her gün hava ‘kara’ bulutlu. Hava ölçüm kriterlerinde kirlilik Avrupa normlarının üzerinde çıkıyor. Bırakın Avrupa’yı Türkiye’nin ortaya koyduğu değerlerin de üzerinde.. Üstelik daha kış gelmedi ve kömür yanmaya başlamadı…
Yenice’de Çırpılar Termik Santral tehdidi halkı tedirgin ediyor.
Ezine, Bayramiç, Lapseki’de maden ve taş ocakları…
Biga’da ve beldesi Karabiga’da termik santralller…
Yetmedi bir de Biga’ya kireç ocakları…
Hem de en ünlüsünden, en sabıkalısından..
Kireç ürünlerinde İskandinavya’nın en büyük şirketi Nordkalk, Biga ilçesinin Eski Balıklı köyünde kireç ocakları açacağını duyurdu. Firmanın resmi sitesinden yapılan açıklamada, bölgede yılda 2.5 milyon ton kireç çıkarmayı hedeflediklerini ve Eski Balıklı köyündeki kireç rezervlerinin en az 30 yıl yeteceğine dikkat çekildi.
O firma bakın geçmişte ne yapmış?
Daha önce de dünyanın birçok yerinde kireç ocağı açan firma, İsveç’in Gotland Adası’nın kuzeyindeki Ojnare Ormanları’nda koruma altına alınması gereken 245 hayvan ve zengin bitki türü bulunan bölgede yasal açıkları kullanarak ağaç kesimleri gerçekleştirmiş, çevre örgütleri ve yöre halkı ise ağaçların kesiminin durdurulması için ormanlarda direniş başlatmıştı.
Dünyanın farklı yerlerinde de orman talanı yaptığı gerekçesi ile tepki alan firmaya 22 Ağustos tarihinde Eski Balkılı köyünde kireç arama izni verildiği öğrenildi…
Ne diyorlar?
Bölgede yıllarca doğa mücadelesi veren eski Biga Çevre Derneği Başkanı ve çevre aktivisti Kamil Aru, Biga’nın termik santraller ve maden ocakları sebebi ile kısa süre içerisinde cehenneme döneceğini belirtti. Aru, insanların artık Biga’da yaşamak istemediğini ifade etti.
Orda yaşanmaz, burada yaşanmaz…
Nefes darlığı, kanser, sakat çocuk doğumları…
Ne olacak bizim halimiz?
Henüz karar vermemişler mi?
Turizm mi, sanayi mi, termik mi, eğitim mi, tarım mı?
Hangisi/hangileri?
Nasıl bir Çanakkale?