Nöbetçi Eczaneler
Hani öyle senede iki kere verilen beyanatlar var ya ‘Özgür basın, haber alma hakkı, kamu görevi yapıyorlar’ gibi…
Ya da;
Kentin yöneticilerinin hitabı ‘Güzide basın mensupları….’
Ne güzel değil mi?
Al gülüm-ver gülüm…
Lakin gücü elinde bulunduranların suyunu bulandırırsan ‘yalan haber, tetikçi gazeteci’ sözleri…
Ne güzel Çanakkale…
Barışın kenti, huzurun kenti, eğitim kenti, turizm kenti, tarım kenti sonra termik kenti…
Ne var?
Öyle değil mi?
Soramayacak mıyım, sorgulamayacak mıyım?
Meslek büyüğüm rahmetli üstadım “Haberde giriş, gelişim, sonuç olur. Sonuç o an olmazsa sürekli takip edilir ve sonuç yazılır” derdi.
Sonucu olmayan haberleri takip etmek de gazetecinin görevi…
Yönetenlerin hitabıyla “Güzide basın mensupları”nın…
Soran var mı?
Var…
Cevap veren var mı?
Yok!
Olsun durmak yok mücadeleye devam…
Biz işimizi yapalım soralım sorgulayalım ve kamuoyuna haberi duyurup “Güzide basın mensupları” hitabına layık olalım(mı?)
Ne oldu hani Fetö’nün Çanakkale’deki 200 kişilik ölüm listesi?
Hani mezarları da hazırdı ya…
Nerede?
Listede kimler var?
Ya da;
Ayvacık’ta bir memura, Fetö iftirası attıkları ispatlanan kamu görevlilerine ne oldu?
Niye dokunulamıyor?
Ya da;
Bayramiç’te sarıklı, sakallı, cüppeli görev yapan polis memurunun “gereği yapılacak” denilen soruşturmasının sonucu ne oldu?
Gereği yapıldı mı?
Yapıldıysa açıklayın…
“Güzide basın mensupları” yazsın ve kamuoyunu öğrensin.
“Tık” yok…
Vazgeçmeli mi?
Asla!
Hatta “Sünger mi çekiyorsunuz bu konuların üzerine?” sorusunu sorup ‘dikine dikine gidilmeli’
Öncesini, sonrasını, olacağını, olanı düşünmeden sormalı, boyun eğmemeli…
Ya da;
“Güzide basın mensubu” olmamalı…
Yıllar geçse de sormalı…
“3-5 günde çözülüyordu ne oldu?”
Sorarsan “güzide basın mensubu’ olamazsın belki de ama ‘işimi yaptım’ deyip rahat uyursun…
Cevap vermeyenlere ne demeli?
“Halkı kandırmak suçtur” sözü yakışır mı?
Ya da;
“Sağır sultan” daha mı iyi?
Mesleğim gereği sordum sadece…
Celallenmeyin hemen lütfen. Hukuk devletinde gazeteci sorar…
Saygılarımla…
