Milli Eğitim Bakanlığı İsmet Yılmaz’ın 2017-2018 eğitim dönemi için yeni müfredatı açıkladı. Müfredatın 100 bine yakın öğretmen ve velinin görüşleri alınarak hazırlandığını bir ‘katılımcı çalışma süreci’ gibi sunulsa da bu 100 bin kişinin kim olduğu, neden bu alandaki eğitim-bilim uzmanlarının, üniversitelerin ve demokratik kitle örgütlerinin tümünün görüşlerinin dikkate alınmadığı, büyük bir soru işareti olarak kaldı.
İktidara karşı sendikaların bir oyunu mu bu eleştiriler?
Eğitim İş Sendikası , Bakanlığın taslak müfredat raporunun, yandaş sendika Eğitim Bir Sen’in “gecikmiş bir reform müfredatın demokratikleştirilmesi” adı altındaki taslak müfredatla neredeyse aynı olduğunu ortaya çıkardığını duyurdu.
Yan yana, yandaş bu yana, sen o yana…
“Çağın gereklerine uygun hazırlandığı” iddia edilen müfredata genel olarak bakıldığında; çağdaş-bilimsel eğitimden uzaklaşıldığı, Cumhuriyet’in değerlerini ve önemli pozitif bilim derslerinin geriletildiğinin görüldüğü öne sürüldü.
Hadi canım sende. Olur mu öyle şey? Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde böyle bir konunun gündeme gelmesi dahi düşünülemez.
Bir ayrıntı daha vereyim…
“15 Temmuz, yeni müfredatımızda yer alıyor”
Ne güzel. Yeni nesil FETÖ’cü vatan hainlerini de öğrensin ki; ileride tedbirli davransın. Cemaatlerin devlet yapılarına sızmalarına göz yummasın.
Bir başka iddia…
Türkçe dersinden “Atatürkçülük” kavramı çıkarılacak…
Müfredatın siyasi niyeti böylece ortaya çıkıyor.
Ne diyeyim?
100 bin kişiye sormuşlar ya…
Çocuklarımıza 2017-2018 eğitim-öğretim döneminde başarılar dilerim…