Konuşuyor, konuşuyor ve yine konuşuyoruz…
Ne konuşkan milletiz biz…
Sosyaliz ya ondan mı çok konuşuyoruz, yoksa asosyal olmamak adına mı sürekli konuşuyoruz?
Olsun konuşmak ve de konuşarak anlaşmak çok iyidir…
Lakin; bir konuşana, bir de konuşturana bakmalı yine de…
Örneğin; konuşan siyasetçi ise icraatlarına, konuşan kent yöneticisi ise dedikleri ile yaptıklarına, konuşan gazeteci ise yazdıkları ile anlattıklarına bakmalı ve sonra değerlendirmeli…
Aradaki o ince çizgideki değerlendirmeyi yapmadan hep konuşandan yana olup konuşursanız papağan gibi olursunuz. Yani öğretileni konuşursunuz. Ya da kafanız çok yüksektir ne dediğinizi bilmezsiniz ‘abuk-subuk’ konuşursunuz. Tıpkı hayvanlar aleminde olduğu gibi…
Bu fıkra kime neyi anlatır acaba?
Ne Olsun Be Abi İçiyorum
Maymun kurmuş çilingir sofrasını ormanın ortasına, külhanbeylik yapıyormuş.
O sırada zürafa oradan geçiyormuş, sormuş:
– “Vay maymun kardeş, nasılsın?”
– “İyiyim be anam, içiyorum içiyorum aslanı dövüyorum.”
Zürafa tırsmış ve uzaklaşmış.
Derken Zebra geçmiş, o da sormuş:
– “Selam maymun abi, ne var ne yok?”
– “N’olsun be gülüm hep aynı; içiyorum içiyorum aslanı marizliyorum.”
Zebra da uzaklaşmış oradan.
Bu kez köstebek, geçerken sormuş:
– “Maymun ya naber?”
– “İyilik koçum içiyorum içiyorum
Allah ne verdiyse girişiyorum aslana!”
Köstebek de sıvışmış … Ancak böyle böyle derken, olanlar aslanın kulağına gitmiş ve aslan
o tarafa doğru yola koyulmuş.
Çıkmış maymunun karşısına:
– “Eee anlat bakalım maymun efendi, ne var ne yok?”
Maymun hemen kendine çeki düzen vererek yanıtlamış:
– “N’olsun be abi, içiyorum içiyorum abuk subuk konuşuyorum