Bayram bitti.
Esnaf yine kaldığı yerden yaşamına devam ediyor dert yanarak.
Vergi, KDV, stopaj…
Eleman, işgaliye, misafir ağırlama gideri…
Çanakkale merkezde ayakkabı satan bir işyeri sahibi ile ayaküstü ‘soğuk sulu’ muhabbet ediyorum…
“Sabah gelip kapıyı açtığım anda 300 lira gidiyor” diyor ve ekliyor ‘ bazı günlerde açmamak daha kazançlı oluyor”
Konuyu pek anlayamadığımı keşfeden esnaf kardeşim başlıyor detayları anlatmaya…
“Kira, muhasebeci ücreti, KDV, stopaj, eleman parası, işgaliye ücreti, ağırlama giderleri hepsini üst üste koyup 30 iş gününe bölünce günlük 300 lira masraf çıkıyor. Yani bu masrafı karşılayıp sonra kazandığımla benim geçinmem gerek, ailemi geçindirmem gerek”
Konuştuğum esnaf öyle ana yol üzerinde işyeri olan biri değil…
Bayramda işlerin beklendiği gibi olmadığından dert yanan ayakkabı satıcısı esnaf kardeşimin yanından içtiğim soğuk suya teşekkür ederek ayrılıyorum.
“Bayram öncesi ayakkabı satışı da beklendiği kadar olmamışsa bu işin bir kontrası olması lazım” diye düşünerek ayakkabı tamircisi yılların ustası abime uğruyorum..
“Gel çay çıkar” diyor…
Çayımızı yudumlarken işleri güçleri soruyorum…
“Bayram öncesi ayakkabılarını tamir ettiren çok oldu. Allah bereket versin kazandım” diyor…
Ustamız anlatıyor;
“Üretim sektöründe kriz var. Ayakkabıda da öyle. Vatandaş bir ayakkabı alıyor, sonrasında tamire getiriyor. Aile olduğunu düşünün vatandaş zor geçinirken her bayramda yeni ayakkabı nasıl alsın. O nedenle sadece benim ayakkabı tamirciliği mesleği değil diğer ürünlerde de tamir etme konusu ön plana çıkacak gibi geliyor bana”
***
Soğuk su, çay ve esnaf muhabbetinden benden bu kadar…
Hava sıcak, ekonomi üreten-satan-tamir eden üçgeninde öne çıkanlardan belli…
Kaldığımız yerden devam bir daha ki bayramı ‘küçük esnaf’ olanların görebilmesi dileklerimle…