KİME İNANALIM?
Musa EROĞLU’nu hepiniz tanırsınız. Çok sevdiğimiz, büyük bir sanatçıdır. Hele, üç kıçı kırık, uydur, kaydır parça söyleyip de kendisini bir matah zannedenlerin yanında Ordinaryüs sayılır. Allah uzun ömür versin. Türk Halk Müziğine ölmez eserler kazandırmıştır. Halil İbrahim’i, Mihriban’ı, Yolun Sonu görünüyor’u, onun ağzından, onun sazından dinlemek bambaşka… Üstat bir televizyonda canlı yayına çıkmış. Sunucu takılıyor bizim Musa Eroğlu’na, ”Biraz kilo mu almışsınız?” Hoca cevap veriyor. “Yahu eskiden, yokluk vardı. Fakirlik vardı. Her şeyi yiyip içemiyorduk, Şimdi az da olsa ekonomimiz düzeldi. Para kazanmaya başladık. Bırakın da zamanında yiyemediklerimizi, ağız tadı ile yiyeyim” Haksız mı? Değil elbette… Yeme içme konusunda milletin kafası karışık. Bildiğiniz gibi değil. Bizim de öyle. Mesela yıllarca tereyağını, yumurtayı yedirmediler. Tabii ki, dedemizin, babamızın evinde, köyde, tarlada kimse bu yasağa uymuyordu. Zaten yasak olduğunu söyleyen de yoktu ki. Keza böyle bir söylenti o zamanlar olsaydı, büyüklerimiz gülüp geçerdi. Ne oldu ise, bizim nesilde oldu. Çoğu gıdalar tu-kaka ilan edildi. Sonunda, değerli bir Elazığlı hemşerim ortaya çıkınca bazı tabular yıkılmaya başladı.
VE GAKKOŞ CANAN KARATAY
Kelle paça yiyin. Tereyağı, yumurta, zeytin yiyin, diyerek yasaklı maddeleri tekrar hayatımıza soktu. Sakatat satanları bir dolaşın, dolup dolup boşalıyor. Bu gıdaların tadını ve faydasını bilen insanlar, sofralarından eksik etmiyorlar. Karaciğer, dalak, işkembe yiyorlar. Tabii ki, bu gıda maddelerini üretenler de Prof.Dr. Canan KARATAY hocaya dua ediyorlar. Hoca, şekeri, paketlenmiş gıdaları yasak etti. Amenna. Ancak son yasağı biraz kuşku uyandırdı. ‘Bal yemeyin’ dedi. Yapmayın aziz hemşerim. İnsanoğlu, dünya kurulduğundan beri Balı yiyor. Şifa kaynağı olarak görüyor. Hatta hakkında ayet bile var. Nahl suresi 68. ve 69. ayetler: “Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin. Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır”. Cenabı Allah, bu ayette, Balda şifa olduğunu belirtiyor. Bu durumda Canan Hoca haksız çıkıyor. Bize göre onun anlatmak istediği sağlıksız Ballar. Günlerdir bu konuyu düzeltmesini bekledik. Ama olmadı. Başta da söylediğimiz gibi. Canan Hoca devrim yapıp tabuları yıktı. Amma ve lakin Bal konusuna katılmıyoruz. Bal yiyin. Ancak hakiki olandan yiyin. On liralık, yirmi liralık Balı almayın. İyi bir Bal, en az 40-50 lira olmalı. Bazı doktorlar, Canan Hocanın tavsiyelerini uygun bulmuyorlar. Ancak sonunda Canan Hoca haklı çıkıyor. Olan millete oluyor. Kafalar karışıyor. Yahu bunun doğrusu nedir? Çıkıp söyleyin de vatandaş rahatlasın. Biri yiyin diyor. Diğeri zinhar yemeyin diyor! Kime inanacağız?
Kafa karışıklığınızı gidermek için, sözleri Abdurrahim KARAKOÇ’a ait, Üstat Musa EROĞLU’nun söylediği, Mihriban Türküsünden, bir bölümle yazımızı noktalayalım. Sağlıcakla kalınız.
Sarı saçlarına deli gönlümü, bağlamışım çözülmüyor, Mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü, görmeyince sezilmiyor Mihriban.
Yar deyince, kalem elden düşmüyor, gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor.
Lamda titreyen Alev üşüyor, aşk kâğıda yazılmıyor, Mihriban.