ATEŞLE OYNAMA
Evdeyim. Ankara’dan, İstanbul’dan gelen telefonların etkisi altında, ne yazmam gerektiğini düşünüyorum. Aslında ne yazmam gerektiğinden çok, ne yazmamam gerektiğini çok iyi biliyorum ama olsun yine de bildiklerimi, hissettiklerimi sizlerle paylaşmalıyım.
Bilgisayarı açtım. Dışarıdan komşumun dinlediği şarkıdan da etkilenerek yazı başlığımı kopya çekmiş oldum. Sezen Aksu’nun sözünü yazıp bestelediği ve Sıla ile Erol Evgin’in yaptığı düeti dinliyorum. İki büyük sanatçı da çok güzel bir iş çıkartmışlar. Erol Evgin’i gençlik yıllarımda çok dinler ve beğenirdim. Nezaket ve asillik kokan duruşu hep etkilemiştir beni. Sıla’yı ise tanımam ama babasını çok iyi tanırım. Ben Denizli’de çalıştığım yıllardan bir tanışıklığımız vardı. Kimyager siyasetçi.
Neyse konumuz bu ya da bunlar değil. Keşke bu güzelim şarkıları yorumlasaydık. Ankara’dan Reuters’a muhabirlik yapan bir arkadaşım aradı. Rus donanmasına ait Amiral Grigoryeviç fırkateyinin Suriye kıyılarına doğru yola çıktığını haber verdi. Bir de ricası vardı, Çanakkale Boğazı’ndan geçerken bir kare fotoğrafını istemişti. Gemi boğazdan geçti. Hem de iki adet birden. Akdeniz’de sular ısınmaya başladı. Biz iç siyasetle uğraşırken bazı uluslararası olayları ıskalıyoruz.
Ha; bu arada bir konunun daha altını çizmek istiyorum. Yine aynı ajansın yani Reuters’ın dünyaca ünlü savaş muhabiri Goran Tomasevic’in İstanbul’a gelip yerleştiğini öğrendim. 1969 yılında Belgrad’ta doğan Goran Tomasevic, şu an dünyanın en ünlü savaş muhabiri… Hangi ülkeye gittiyse mutlaka o ülkede ya iç savaş çıkmış ya da çok önemli gelişmeler yaşanmış. Belki de ben senaryo yazıyorumdur. Adam, Suriye’deki olayları izlemek için İstanbul’a yerleşmiştir.
Yazımın şimdiye kadarki bölümünde hep üst perdeden olası ihtimallerden ve verilerden söz ettim. Şimdi de kentimizden biraz söz edelim. Bu söz edişin konusu evet ya da hayır olursa net konuşmamız gereken olaylar var. Evet de çıksa Hayır da çıksa (Çanakkale için söylüyorum) 17 Nisan günü hiçbir siyasi oluşum asla eskisi gibi yani bugünkü gibi olmayacaktır. AK Parti’de de, CHP’de de köklü bir değişiklik olacaktır. Tabii ki MHP’yi bunu dışında tutamayız.
Evet mi, Hayır mı için papatya falına bakmayacağım ama 17 Nisan sabahı ilk duyacağımız haber, sağda yeni bir siyasi oluşumun yapılanmaya başlayacağıdır. Bir bakmışsın bu işi tahmin edilen o meşhur ismin yanında daha da önemli isimlerle oluşmuş görebiliriz. Çanakkale’de bu ne getirecektir? Öncelikle mevcut iki siyasi partinin de içini bir anda boşaltmasını getirecektir.
Uzun yıllar Türk siyasi tarihine damga vurmuş Demirel soy ismine yakın birileri ya da yakınları bu hareketin içersinde yer alacaktır. Bu oluşumun ardından hiçbir siyasi parti kendisini rahat hissetmeyecektir. Nadasa çekilmiş tüm siyaset erbabı bir çatı altında toplanınca, geçmişin dört eğilimli Anavatan Partisine benzeyebilir.
Bir bakmışsın eski tüfekler, yeniden sahnede yerini almış. Bir bakmışsın yenilerin içersinde istikbal bulamayacağını düşünenler de buraya destek verecektir. Geçmiş dönemde CHP’nin var olduğu gibi, bir bakmışsın il yönetimlerinden önce belediye başkanları bu partiye geçivermiş. Tüm bunların olası ihtimali nedir? Karşı tarafa gemi ile mi yoksa köprü ile mi geçmeye niyet etmek gibidir.