“Rüşvet gitti baskı geldi”
Çanakkale‘nin tek su kaynağı olan Atikhisar Barajı‘nın su toplama havzasında Kirazlı altın madeni işletmesinin geçici ruhsat almak üzere çalışmalara başlamasına karşı 2 Nisan Pazar günü sivil toplum kuruluşlarını Balaban’da bir araya geldi. Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız Prof. Dr. Türker Savaş; “Şirketler eskiden rüşvet veriyordu, artık siyasi baskı uyguluyor” dedi.
Yapılan çalışmalar ve süreç ile ilgili gazetemize açıklamada bulunan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Çanakkale Şubesi Başkanı Prof. Dr. Türker Savaş, insanların şu anda tam olarak tehlikenin farkında olmadığını belirti. Oda olarak üzerlerine düşen gerekli yasal davaların açılacağını ifade eden Türker, sadece merkezin değil maden yapılacak yerlerdeki köylerinde buna karşı çıkarak topyekûn bir mücadele ile önlenebileceğini söyledi.
Türker, süreç ile ilgili şunları söyledi;
“Bizim üzerimize düşen bir sorumluluk olarak elimizden geleni yapıyoruz. İnsanlar şu anda tehlikenin farkında değil. Bir soğuma oluştu. Sanki madencilik işleri durmuş gibi bir görüntü var. Ancak maden ile ilgili bu firmaların hiçbiri bundan vazgeçmediler. Bazı yurtdışı şirketlerin burada ki taşeronlarında FETÖ ile de bağlantılı olduğu için sıkıntı yaşadılar. Şu anda yine başka şirketler üzerinden bu işleri yapmaya başladılar. Eskiden yaptığımız gibi davaları devam ettireceğiz.”
“ARTIK ADALET DİYE BİR ŞEY YOK”
“Sıkıntımız çok daha zor bir süreç. Çünkü Adalet diye bir şey artık yok. İdari Mahkemeler bir anlamda iyi kararalar alıyorlardı. 4-5 yıl önce açılan davaların çoğu lehimize sonuçlandı ama aleyhimize sonuçlanmaya yönelik bir meyil var. Bir tek çıkar yol var. Gerçekten yerelde ki kitleleri harekete geçirmek. Sadece merkezi değil. Köyün yanında madencilik işi yapılıyorsa orada ki köy de benim suyumu ve doğamı kirletiyorsunuz diyecek.”
“ESKİDEN RÜŞVET VARDI ŞU ANDA İSE SİYASİ BASKI VAR”
“Kazanımlar bu şekilde sağlandı. Şimdi eskiden rüşvet veriliyordu, şimdi ise siyasi baskı uygulamaya çalışıyorlar. Her şey muhtemelen referandum sonrasında somutlaşacak. Her şeyi durdurmuş vaziyetteler. Hiç sesleri çıkmıyor.”
Eren Aşnaz