HAVA-DAN SU-DAN ŞEYLER
Kent Konseyi Çevre Meclisi ve Atikhisar Kır Şenliği Çalışma Grubu ortak basın açıklamasında “Büyük kentlerimiz başta olmak üzere ülkemizi ve hatta Ortadoğu’yu tehdit eden en önemli unsur, su kaynakları ve su kirliliği ile ilgili olumsuzluklar varken sanal bir gündemle uğraşan bizler gerçek sorunlarımızı göz ardı etmekteyiz.
Yaşamın ana damarı olan “su” yerini hiçbir yapay maddenin dolduramayacağı bir kaynaktır.Tüm medeniyetlerin su kenarına kurulması hatta su kıtlığı veya kirliliği sebebiyle yok olması da tesadüf değildir. Sağlık ve hijyen de doğal olarak su ve kullanımıyla ilişkilidir ki; verilere göre önümüzdeki 50 yıl içerisinde yetersiz kalacağı belirtilen dünya su kaynaklarının çeşitli sağlık sorunlarına neden olacağı bilinmektedir” denildi.
“Sanal gündemle uğraşma” tanımı çok dikkatimi çekti doğrusu… Ne ola ki; o sanal gündem, siyasi parti kulisleri, referandum öncesi yorumlar, ülkemizin komşuları ile ilişkileri mi yoksa?
Yani; birçok şey ‘bozulur-düzelir’ ama önümüzdeki 50 yıl içinde yetersiz kalacağı belirtilen su kaynakları bozulursa bir daha düzelmez.
Aynı açıklamada, “Biz çevre meclisi ve Atikhisar Çalışma grubu olarak “Dünya Su” gününde suyun insan sağlığı açısından çok önemli olduğunu biliyor Atikhisar çevresinin temiz kalması için elimizden gelen mücadeleyi yapacağımızı belirtiyor kamu görevlileri ve halkımızı bu konuda duyarlılığa davet ediyoruz. Çanakkale Belediyesi içme suyu arıtma tesislerinde yapılan analiz sonuçları uygun duyuru araçlarıyla belediye tarafından halka duyurulmalı, çeşmelerimizden rahatlıkla bu suyun içilebilmesi sağlanmalıdır” tespiti yapıldı.
Çeşmelerden akan suyu Çanakkale’de yaşayanların kaçta kaçı içiyor? Bu belirlenmeli ve sağlıklı su hizmetinin sunulduğu belgelerle deklare edilmeli ki halk yaşamsal önem taşıyan suyu rahatça içebilsin…
Ziraat Müh. Odası Çanakkale Şubesi,Çanakkale Tabip Odası,İda Dayanışma Derneği, Çanakkale Çağdaş Yaşama Destekleme Derneği ve Çanakkale Yeni Kuşak Köy Enst. Derneği ortak basın açıklamasında ise içme suyunun sağlandığı Atikhisar Barajındaki tehlikeye dikkat çekildi.
Ortak basın açıklamasında; “Atikhisar barajı giderek nüfusu artan Çanakkale’nin içme ve kullanma suyu ile yöredeki tarım alanlarının sulama suyu ihtiyacını karşılayan tek kaynaktır. Kirazlı işletmesi siyanürle altın işletmeye başlar ise bir ton kayaç için üç ton suyumuz zehirlenerek yok edilecektir.Atikhisar baraj suyu başta olmak üzere yeraltı sularımız bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde kirletilecektir.Kullanılan siyanürün bir bölümü havaya karışacağından havamız kirlenecek , işletme sahalarında çok sayıda ağaç kesilerek orman örtüsü yok edilecek, toprak erozyonu hızlanacak, Atikhisar barajı kısa sürede dolacak gelecekte şehirde yaşayan yüz binlerce insanın yaşamı tehdit altına girecektir” denildi.
Sanal gündemlerle uğraşılmamasını anlatan ve içeriğinde durumun ne kadar ciddi olduğunu ifade eden bir açıklama daha…
Çanakkale’de çevre mücadelesi ‘yeterli-yetersiz’ tartışmaları bir yana açıklamalar, eylemler ile devam ediyor. İktidar bu sanal olmayan konunun ne kadarını görüyor, görebiliyor ya da görmek istiyor bilemiyorum.
Devam ediyoruz…
Açıklamada, “Bugünlerde maden şirketi yetkililerinin Kirazlı çevresindeki köylerde yalanlarını sürdürdükleri, 16 Nisan referandumunu bekledikleri, referandumdan evet çıkması için adeta çırpındıkları dikkatimizden kaçmamaktadır. Buradan görüleceği gibi çok uluslu emperyalist tekellerinde Türkiye’de evet kampanyası yürüttükleri bilinmektedir. Hayır kampanyası yürütenlerin (terörist) olarak nitelendiği ülkemizde çok uluslu altın tekelleri vatansever mi diye sormak istiyoruz” görüşlerine yer verildi.
Yine geldik mi ‘Evet-Hayır’ konusuna?
Ben iki haftadır ne siyaset, ne kulis, ne de yorum yapıyorum. Sözümü tutuyorum. Hava-dan su-dan şeyleri yazıyorum…
Haftaya Çan’ın havası, suyu ve hava ölçüm cihazlarını yazmayı düşünüyorum…
O hal de referandum bitene kadar hava, su, börtü böcek…
Sonrası…
Bilemiyorum…
Saygılarımla