Nöbetçi Eczaneler
“ORTADOĞUNUN ANAHTARI KIBRIS’TIR”
Derdim buradan ahkam kesmek değil. Derdim, iç siyasete kilitlenmiş gündem içersinde Kıbrıs konusuna tarihi tanıklık etmektir. Televizyonlardaki olası kar ve soğuk haberleri ile Cumhurbaşkanlığı hakları görünümündeki Anayasa paketini de bir tarafa bırakırsak, ekonomiden sonra gözümüzü Kıbrıs’a çevireceğiz.
Geçtiğimiz hafta Cenevre’de başlayan Kıbrıs görüşmelerinde neler oluyor? Neler kazanıyoruz? Neler kaybediyoruz? Bunları bizlere anlatan, haber yapıp irdeleyen kalmadı gibi… Sadece bir iki ulusal gazetede köşe yazıları çıkıyor, o kadar. Çünkü herkes Anayasa görüşmelerine kilitlenmiş “fire toto” oynuyor. Tabii ki bu görüşmeler de çok önemli. Ama nedense hep kafamızı kuma gömüp, niyet okuyoruz. Ben aslında MHP Genel Başkanı, ya da parti üst düzey yöneticilerinden birisinin çıkıp kurucularının emaneti gibi görülen Kıbrıs konusunda açıklamalarda bulunmalarını isterdim. Rahmetli Türkeş, Kıbrıs’a ayrı bir önem verirdi.
Yazı başlığı aslında benim kurduğum bir cümle değil. ABD Başkanı Bush’un kurduğu bir cümledir. Yani Ortadoğu’yu ilk o başlamıştır karıştırmaya… Saddam’ın nükleer silahı var yalanı, onun yönetiminde O’nun Göbels’leri tarafından ortaya atılmıştır. Bugünkü geldiğimiz noktaya baktığımızda bu ithamların koskocaman uluslar arası bir yalan olduğunu öğrenerek yaşıyoruz. Ha Saddam Hüseyin çoktan kendi halkı tarafından saklandığı çukurdan alınıp, naklen yayınlanarak idam edilmişti. Saddam gitti, Irak halkının çilesi bitti mi? Refaha çıktı mı? Sömürü son buldu mu? Bugün huzurlu bir ortam var mı?
Bizzat yaşadığım bir olayı sizlere aktarmak istiyorum. Üzerinden çok uzun zaman geçti. Gerçi olayın muhataplarından bazıları yaşıyor, sağ… Ama baş kahraman rahmetli oldu. Sanırım 2000’li yıllardan sonraydı. Annan planı kabul edildi edilecek günlerdi. Dönemin Kıbrıs Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, partisinin de onayı ile Ada’ya davet edildi. Rahmetli Cumhurbaşkanı helikopterle adaya geldi. (O bölüm de ayrı bir yazıdır) Sayın Denktaş’ın adaya gelişinden mevcut iktidar başta olmak üzere birçok kurum endişeliydi. Hatta bazı kurumlar, biraz daha ileri giderek Sayın Cumhurbaşkanı’nın gelişinden rahatsızlık duyuyordu.
Dönemin ada belediye başkanı hakkında soruşturma açılması bile gündeme gelirken, bu başkanın partisi sahip çıktı. Bugünkü duruma baktığımızda belki de parti adına birileri sahip çıkmış olabilir. Hani Kıbrıs için bedel ödeyen bir Milletiz. Garantör devlet olduğumuz için kayıtsız kalmamalıyız. Kıbrıs için milli politikadan vazgeçmemeliyiz. Kıbrıs stratejik önemi olan bir adadır.
Kıbrıs adasına sahip olan bir ülke için Akdeniz’de uçak gemisi var muamelesi yapılır. Gerçekten de Bush’un belirttiği gibi Ortadoğu’nun anahtarıdır. Akdeniz’de bulunan petrol yataklarının da bekçiliğini yapar. PYD Akdeniz’e açılmasın diye bu kadar uğraşırken, Akdeniz’in göbeğindeki adamızı niçin hiç yoktan göz ardı ediyoruz. İngiltere Mısır’ı kaybedince niçin dört elle Kıbrıs’a sarıldı. Amerika niçin bu kadar bu Akdeniz’in kalbi olarak bilinen adanın üzerinde duruyor.
Yunanistan Ada’da üs kurarken, ABD Ada’da üs kururken, İngiltere Ada’ya bu denli önem verirken, AB Ortadoğu petrolleri için adaya yüzünü dönmüşken, biz zaten yarısı bizim olan adayı es geçiyoruz. Kıbrıs’ta bulunan Türk askeri, mecbur olduğu için adaya çıkmıştır. Biz çok bedel ödedik, vakit ve saat gelirse yine bedel ödemeye hazırız. Türk askeri adada barış için vardır. Kıbrıs’ı unutmayalım, arada gürültüye bedava gitmesin.
