Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ezgi Tuncel

Halkın en çok kullandığı akademik kuram

Dünyada ve Türkiye’de akademik kuramın halk tarafından anlaşılmadığını benimsenmediğini ama halkın anlamadığı herhangi bir kuramın işlevsiz olduğunu savunan “halkçı” bir akademisyen ordusu var. Aksini mi savunuyorum? Kesinlikle hayır.

Belki, fen bilimleri için bu ciddi bir problem değil herhangi bir akademik ilerleme bir araç yapımında kullanıldığında zaten halkın hizmetine sunulmuş oluyor. Tıp bilimi, eczacılık için de ilaç yapımı konusunda aynısı geçerli. Peki sosyal bilimler? Çoğu insan sosyal bilimlerin bilim bile olmadığını düşünüyor. Bu gerçekle ilk olarak, ilkokulda yüzleşiyorsunuz. Aileden öğretmene, herkes size matematik öğretmeye çalışıyor. Lisede sayısal seçmeniz konusunda baskı görüyor, “hiç olmazsa eşit ağırlığı seç” cümlesini sık sık duyuyorsunuz.  Aileniz biraz anlayışlı ve aydınsa sözeli seçebiliyorsunuz ama bu sefer de üniversite mezuniyetinde hüsranla karşılaşıyorsunuz. Çünkü devlet sosyal bilimler için yeterli istihdamı yaratamıyor.

Tabii ki gelişmiş ülkelerde durum böyle değil. Hatta sosyoloji ve reklamcılığın toplumsal yönlendirme için kullanıldığına dair birçok akademik makale bulmak da mümkün. Öte yandan halk arasında dolaşan bir takım komplo teorileri de var. Ama iş kendi çocuğuna geldiğinde çok az aile, zorunlu değilse çocuğunun sosyoloji okumasını destekler.

Sosyal bilimler insanların kendi dilinde yazılan makaleleri barındırdığında hem halk tarafından en kolay anlaşılabilecek bilim olma hem de tam anlaşılamadığı için en kolay manipüle edilebilecek bilim olma özelliğini içinde barındırıyor. Örneğin feminizm konusunda herkes atıp tutabiliyor. Ancak, toplumsal cinsiyet kavramının neyi işaret ettiğini, hangi tarihsel kodları barındırdığını, cam tavan, ev içi ücretsiz emek gibi kavramların ne ifade ettiğini bilmeden değerlendirildiğinde düşman olunması gereken bir kavrama dönüşüyor. Bu düşmanlığı yaratan erkekler değil sadece aynı zamanda feminizmi hiç anlamamış, her türlü despotik tavrına ve erkeksi şiddet barındıran hareketlerine örtü olarak kullanan kadınlar da aslında… Bu kavramı anlamaya çalışmış hiçbir kadının kullanmayacağı türden davranışların ve üslubun yer aldığı, hem kendinden hem kavramdan nefret ettiren hareketler.

Bunu toplumdaki bireysel davranışlarla sınırlandırmak da bir o kadar yanlış olacaktır. Gerek medya ürünlerinde, gerek siyasal metinlerde yer alan cinsiyetçi dil ve feminizm düşmanlığı da üzerinde durulması gereken çok önemli konular. Ne var ki; sadece akademik çalışmaların değerlendirebileceği kadar donanım gerektiren bir özelliğe sahipler.

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech