Bu, bir memleketin turizm kafasının özeti ve gözlemidir.
25-38 Ocak 2018 tarihleri arası İstanbul’da Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı açıldı. Fuarda yerli, yabancı birçok stant yer aldı. Stantlarda ülkeler, iller yöresel ürünlerini tanıttı. Lezzetlerini ziyaretçiler ile paylaştı. Kırgızistan’dan Bulgaristan’a, Küba’dan Makedonya’ya birçok ülke fuarda yer aldı. Hatta bir ara gözler Filipinleri gördü; çekik gözün zarafeti fuar alanına doldu. Ülkeler standının hemen ardında Çanakkale Standı konumlandı. Bilindiği üzere Çanakkale’nin bu sene önemli bir gündem maddesi bulunuyor. 2018, Troia yılı olarak ilan edildi. Turizm fuarında amaç; Troia’yı ülkeye ve dünyaya tanıtmaktı.
Valilik, Çanakkale Belediyesi, Gestaş herkes oradaydı, hazırlıklar tamamdı. Broşürler standda dağıtıldı. Orkestra klasik müzik ile gönül teline dokundu. En önemlisi memleketin en önemli meselesi ve odak noktası At, tüm ihtişamsızlığı ile fuar alanındaydı. Ziyaretçiler nadir de olsa Troia atı ile resimler çekildiler. Kısa kısa bakıp yola devam ettiler. Bir ara fuar alanında Çanakkale’nin At’tan başka simgesi yok mudur yahu sesleri duyuldu. Çanakkale’nin ikram edecek ürünü bulunmuyor mu dendi. Kuru broşür alan vatandaş, standdan ayrılınca broşürleri de çöpe attı. Geri dönüp arkasına dahi bakmadı.
Çanakkale standının hemen yanında yer alan Balıkesir standında cümbüş vardı o gün. Balıkesir tost dağıttı. At nalı gibi kaşarı, ekmeğin arasına koydu kapış kapış ayranla ikram etti. En son Balıkesir standının tost kuyruğu Eskişehir standıyla birleşti. İç Anadolu ile Marmara bir araya geldi. Tost kuyruğunda yurttaş beklerken halaylar çekildi. Susurluk, Erdek, Ayvalık tanıtıldı. Görseller karnı aç ahalimizin belleğine kazındı. Sonra da üstüne Balıkesir tostu ile cilayı yaptı. Balıkesir’den rotayı Hakkari’ye çeviren ahalimiz, tey tey halaya dahil oldu. Halay Hakkari’de başladı, Diyarbakır’a uzadı. Stant görevlileri standı tanıtmaya gerek kalmadan onlar da halaya dahil oldu. Hakkari bilinçaltına değil, üstüne konumlandı. Her memleketin bir oyunu, bir esprisi bir tanıtımı vardı. Ama onlar bilmiyordu ki Çanakkale’nin atı vardı. Ve atın intikamı fena olurdu.
Çanakkale standında Kültür ve Turizm Müdürü’nün açıklama yapması bekleniyordu. Beklenen açıklamayı bir türlü alamadık. Konunun muhatabı olan Turizm müdürünün neden bir Turizm fuarına gelip de açıklama yapmamasını Balıkesir standında tost bekleyen teyzeler, amcalar da kavrayamadı.
Turizm anlayışını Natasha olarak algılayan toplumumuzda pazarlayacak tek şeyimiz broşür mü kaldı? Kağıtla, A4’le mi ülkeye turist çekeceğiz. Zaten kıt kanaat memlekete gelen turist var, onu da broşürle mi boğacağız? Bu sorular her gün kafalarda dolaştı. Türk insanı soluğu en çok Bulgaristan standında aldı. Slav ırkının kadınları, Türk insanın kafasını karıştırdı olsa gerek atı unuttuk.
Fuarda vatandaşla konuştuğumuzda gördüğümüz bir sonuç vardı ki vatandaş da Troia yılına dair bir şey kalmadı ama At gönüllere oturdu. At oturmaz ayakta uyur diyenlere cevap oldu.
Kentte kalacak yer sıkıntısı varken, otopark problemi vatandaşı inim inim inletirken, trafik iyice çileye dönüşmüşken bu turistleri kent evlerde paylaşacak. Galiba hane başına 2 Turist düşerse Troia yılında başarıya ulaşacağız. Fuarda kafalarda soru işaretleri kaldı. Soru işaretlerini gidermekle görevli olan Müdüriyet, kafaları daha da çorba yaptı. Fuar kazan, biz kepçe olduk. At bizi izledi. At her anımızı gördü. Vatandaşın dediği gibi umarız Troia Yılı Mit’e dönüşmez. Umarız Atın intikamı gerçekleşmez.
Umarız “Yavaş Atın Çiftesi” pek olmaz.
Tunahan Ünsal