Eskişehir Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi S.N.R. kaldığı Kredi Yurtlar Kurumu yurdunda yaşamına son verdi. Bir önceki hafta da R.A. yaşamına son vermiş, cebinden çıkan notta da ekonomik sorunlardan bahsettiği iddia edildi. Çanakkale’de Kerime Sultan KYK Öğrenci Yurdu’nda merdiven boşluğunda Samet Taş’ı, Aydın’da asansörde Zeren Ertaş’ı kaybettik. Ülkenin dört bir yanındaki KYK’lardan asansör kazası, yemeklerden zehirlenme haberleri gelmeye devam etti. Sonra yeniden Hacettepe Üniversitesi’nde tıp öğrencisi İzzah Elif Zamir Khan’ın yurttaki odasında ölü bulunduğu haberiyle sarsıldık.
Öğrenciler sokağa döküldü, “Verdiğiniz yorganlar bize kefen oldu” sloganları atıldı. “Terörist değil, öğrenciyiz”, “okumaya geldik, ölmeyeceğiz”, “Samet, Zeren bizim kardeşimizdir” dediler. İntiharlar yargılandı, intihar eylemi olmayan vakalarda ise öğrenciler tedbirsizlikle suçlandı.
Bir çocuk doğdu, 2001 kriziydi. Kundakta bebekti, babası kepenk indirdi.
Çocuk ilkokula başladı, 2008’de bir kriz daha. Anne babası daha çok çalıştı, masaya konan yemek çeşidi gün geçtikçe azaldı.
Çocuk biraz daha büyüdü. Eğitim sistemi bu süre zarfında 17 kez değişti. Gezi olayları, 15 Temmuz darbe girişimi ve daha birçok şey oldu. Yıllar geçtikçe kadın cinayetleri, şiddet haberleri doldu taştı.
Çocuk üniversiteye hazırlandı. Ailesinden para istemeye utandı, biliyordu ki onlarda da para yoktu. Parası yok diye yurtta kalıyordu. Para kazanmak için çalışıyordu. İşten çıkınca yurda giremediği için parkta sabahlıyordu. Çalışabilmek için eve çıkmak istiyor, kira parası babasının maaşını geçtiği için çıkamıyordu. Okumak istiyor, gelecekteki mesleği için o diplomayı almak istiyordu. Bağımsız olmak, kendi ayaklarının üstünde durmak, hatta mümkünse anne babasına destek olmak istiyordu.
Öyle ya da böyle mezun oldu, belki okulu bıraktı. İşsizler kervanına katıldı, baba evine yük oldu.
Sıra arkadaşlarımız meslek sahibi olmak için okul okumanın bedelini ödeyemiyor. Bedeli ödese bile, gelecekte sahibi olabileceği bir meslek var mı, bilmiyor.
Öğrenci yarınını göremiyor, gününü kurtaramıyor. Ancak büyüklerimiz, kendi elleriyle yarattıkları korkunç sistemde, çocukları barınamama, beslenememe, giyinememe tehlikeleriyle baş başa bırakıyorlar. Çocuklar debeleniyor, çırpınıyor. Sıra arkadaşlarımız ölüyor. Ama kimse elimizden tutmuyor. Öğrenci, haklarını ve umudunu geri istiyor.
Esra İrem Özer