Nöbetçi Eczaneler
“Aydost deyince yeri göğü inletenlerin” anısına…
Muharrem Ertaş; Çekiç Ali, Hacı Taşan, Neşet Ertaş, gibi dünyaya mâl olmuş nice sanatçının ustasıdır. 1913 yılında Kırşehir’de dünyaya gelen Muharrem Ertaş bozlak kültürünün en önemli temsilcisi ve geliştiricisidir.
Neşet Ertaş’ın “Baba dedim, neden sen kendin beste yapmıyorsun, türkü üretmiyorsun dedim. Oğlum dedi, ozanlar birbirinin devamıdır dedi. Eğer benim demek istediğimi benden evvel gelip giden bir ozanımız yazmış, gitmiş ise, bana o bir miras bırakmıştır. Saygıyla anarak onun sözlerini havalandırırım dedi.”
Türkülerinde Dadaloğlu’nun, Karacaoğlan’ın, Âşık Sait’in ve en önemlisi Türkmen kültürünün motiflerini kullanan Muharrem Ertaş, sayısız türküyü gün yüzüne çıkarmış, bir sonra ki kuşağın dinlemesine, söylemesine vesile olmuştur. İlk eşi Döne Ertaş’ın ani ölümü, plak çıkaracağı sıra da patlak veren 2. Dünya savaşı ve tekrar askere çağırılması, Muharrem Ertaş’ı çok etkilemiştir. Askerden dönüş sonrası sanatçı çok büyük maddi zorluklar çekmiştir. Civar illerde ve köylerde düğünlere gidip konaklamalar yapmıştır. Hayatı tıpkı diğer Türkmen aşiretlerinin mensuplarının olduğu gibi hep göç etmekle geçmiştir. Bugün müze haline getirilen evi, Kırşehir’in Bağbaşı Mahallesindedir. Muharrem Ertaş yaşantısı boyunca hep mütevazı bir yaşam sürmüştür. Unesco Kültür Elçilikleri tarafından sesi dünyada benzeri olmayan 3 sesten birisi olarak kayıt altına alınmıştır. Oğlu Neşet Ertaş’ın Leyla Ertaş ile evlenmesine çok içerlenen Muharrem Ertaş “acı insana her şeyi söyletiyor” diyerek oğlu ile âşık atışması yaşamıştır. “Küsmedim Neşet’im kahrettim sana, baban değil miydin tutmadın sözümü” bozlağı ile oğlunun yaptığı evlilikten duyduğu acıyı belirtmiştir.
…
Devamı Yarın
Furkan TURAK
ÇOMÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğrencisi
