İsmet Öngün 1950 yılı, güz vakti dünyaya gözlerini bebek olarak açmış bir insan-evladıdır.
1965 yılına kadar, bir şekilde koruyabildiği insanlığından, 1977’nin sıcak bir bahar ayında çıkmıştır.
O gün bugündür bir türlü giremez insanlığa.
Kendisi gazetecidir. Öyle böyle bir gazeteci olmamıştır hiçbir zaman. Ustadır. Üstat derler.
Her türlü politik çevreden tanıdıkları vardır. Büyük abileri, büyük insanları tanır. Ahbaplık eder.
İsmet Öngün’e değerli bir gazeteci büyüğü bir gün şöyle demiş.
“Sen ne zaman muhalif olacaksın İsmet?”
İsmet kompedanı tabi bu gazete-guzate işlerinin. “Ben” demiş “muhalifim zaten beyefendi. Siz ne zaman muhalif olacaksınız asıl?”
Cin-fikirlidir yani İsmet Öngün. Kendini öyle yetiştirmiş. O konulara eğilmiş.
“Gazeteci” demiş bir gün bir meslek büyüğü. “Kitap okur kitap!” Senin kitap okuduğunu ne gördük, ne duyduk ne de yazılarından böyle bir çıkarım yapabiliyoruz İsmet!”
İsmet Öngün hemen lafa girmiş tabi. “Metroda, vapurda insanların yüzünü okurum ben kitap gibi… Kafanızı kitaplardan kaldırırsanız gerçek sorunları siz de görebilirsiniz.” demiş.
İsmet Öngün sözüm ona muhalif tavırlar sergileyen sağlam bir sistem adamı olarak bilinirmiş bazı çevreler tarafından. Hatta ve hatta bir gün bir dostu hodri-meydan çekmiş İsmet Öngün’e. “İsmet!” demiş “Oy vermeye girdiğinde hangi pusulaya bastığının bir fotoğrafını çek de görelim muhalif misin değil misin?”
İsmet Öngün hemen kurtarmış tabi yine durumu. “Sizin çekmenize gerek yok tahmin ediyorum ki Halk Partisine veriyorsunuz” demiş.
Öngörü adamıdır İsmet Öngün.
ÖZGÜRLÜKLER mevzu bahis ise, bayrağı eline alır en önde yürürmüş İsmet Öngün. Bu tavırlarından dolayı özgürlükçüler pek bir tutarlarmış kendisini ama gelin görün ki özgürlükle ilgili yazdığı yazıları alt alta koyduğunuzda başlıkların ilk harflerinden şu cümle okunurmuş: ANLADIK ÖZGÜRLÜK AMA NEREYE KADAR?
Ara ara devamı gelecek…