“Halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhât gibi.”
Kanuni Sultan Süleyman’ın meşhur dizeleridir bunlar. Hemen hemen hepimiz ortaokul sıralarında duymuşuzdur.
Bugünlerde ise hep aklıma başlığa yazdığım hali geliyor: “Olmaya devlet cihanda bir nefes adalet gibi”.
İçimiz soğumuyor çünkü.
Yaşamın bütünüyle adil olmasını beklemek zaten hayalperestlik ancak insan en azından kanunlar çerçevesinde yönetildiğini düşündüğü bir yerde, kendisinin başına gelmese bile, kötü bir olay yaşandığında sorumluların cezalandırıldığını görmek istiyor.
Emine Bulut’un katliyle artan hassasiyete binaen yazmıyorum bunu. O olay olduğu gün hem aynı şehirde hem de gerek ülkenin gerekse dünyanın dört bir yanında hayvanlar, çocuklar, kadınlar, erkekler türlü çeşit zulme uğradı.
Kimi psikolojik, kimi fiziksel.
Bizi asıl yaralayan suçlunun hak ettiğini alamayacak olmasından neredeyse emin olmamız.
Bu ülke rüşvet verenlerin, cinayet işleyenlerin, haksız kazanç elde edenlerin, ellerini kollarını sallaya sallaya çıkışlarına defalarca şahit oldu.
Khaled Hosseini, Uçurma Avcısı kitabında şöyle bir paragrafa yer verir;
“Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar hırsızlığın çeşitlemesidir… Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.
Kendisine ait olmayan bir şeyi alan insan, bu ister bir can olsun isterse bir dilim nan (ekmek) adiliktir. Çalmaktan daha kötü bir suç yoktur…”
Bence bunlara bir derece getirilecek olsa en üstte adaleti sağlaman gereken noktada verdiğin kişisel çıkara dayalı kararla toplumun tüm kesimlerini geri dönüşü olmayan bir yola sokmak yer alır.
Reform yapılacaksa eğer bir yerde, tam da buradan başlamalı; toplumda yitirilen güvenin yeniden tahsisi için yapılmalı.
Aksi hiçbirimiz için güzel sonuçlar doğurmuyor, adaleti kendi başına sağlama isteğiyle doldurduğu insanları potansiyel suçlular haline getiriyor.