1948’den beri var olan bir işletme. Her bir objesi bir başka ruha ev sahipliği yapıyor. Ayfer Dişçi ise çekirdekten yetişerek bu işletmeyi devralmış. 27 yıldır da her biri özgünlük, maneviyat taşıyan ürünleri Çanakkaleliler ile buluşturuyor.
Her gün birbirini tekrarlayan, birbirine benzeyen ürünlerin arasında kendine özgü, geçmişten izler taşıyan ürünleri ile Çanakkaleliler ile buluşan Ganioğlu, yıllara meydan okuyor. İşletme Sahibi Ayfer Dişçi, adeta tektipliliğe meydan okuyor. Her bir parçanın kendine özgü bir ruha sahip olduğunu düşünen Dişçi; “27 yıldan beridir bu işi severek yapıyorum. Hep kendi çıtamın bir üstüne çıkmaya çalıştım, hiç kimseyi taklit etmedim, butik tarzı çalışmayı seviyorum. Her şey özeldir diye düşünüyorum. Bütün ürünlerim hem kaliteli hem de alınabilir fiyatta, her kesime hitap ettiğimi düşünüyorum. Hediyelik eşyalar, cam ürünler, yastıklar, masa örtüleri hepsi kendi tasarımım. Kumaşların hepsi benim için basılıyor” şeklinde konuştu.
“Bütün ürünlerim benim imajımı taşıyor”
Ürünlerin kişiyi yansıtması gerektiğini savunan Dişçi; “Özellikle pandemiden sonra herkes sosyal medyaya daha çok yönelmeye başladı ama ben bir ürünü alırken mutlaka görmeliyim, dokunmalıyım, elimle hissetmeliyim. Hediyelik eşya ürünü alırken, acaba beğenir mi diye düşünüyorlar ama bence en önemli şey burada, alan kişinin kendisini de yansıtması lazım. Eğer bir ürün sevgi ile alınırsa, karşı taraf bunu mutlaka beğenir. Paketlerimi, fiyonklarımı kendim hazırlıyorum. Bütün ürünlerim benim imajımı taşıyor” sözlerini kullandı.
“Aynı ortamı paylaşacaklar”
Çekirdekten yetiştiğini dile getiren Dişçi; “Bu mesleğe gelmeden önce 1948’ten beri bu işletme var aslında. Ben çekirdekten yetiştim. Porselen midir değil midir ya da bir seramik ürünü alınırken nelere dikkat edilecek. Benim için en önemli şey kalite ve sağlık. Bütün ürünlerimde boya kontrolleri var, sattığım tencerelerde kanserojen madde içermemesine önem gösteriyorum. Bir şeye çok para veriyor olabilirsin ama çok uzun yıllar kullanabilirsiniz. Bir giysi alıyorsun, 4-5 bin lira para veriyorsunuz ama insanlar evlerine, mobilyalarına, dekorasyon ürünü alırken daha uygun bir şeyler bulmaya çalışıyorlar. Halbuki onunla kalkacaklar, onunla yatacaklar, aynı ortamı paylaşacaklar” diye konuştu.
“Herkeste aynı ürün olsun istemem”
Vatandaşlara ev dekore etme noktasında tüyolar veren Dişçi; “Kişi evini dekore ederken elbette mimarına danışacak ama o evde o yaşadığı için görmek istediği şeyi mutlaka yakıştırır, ben bu inançtayım. Ben firmalardaki görüntüleri atıyorum, beğenirlerse ona göre ürün getiriyorum. Dekoratif ürünleri getirirken seçme ve tek tek alıyorum, herkesin özeli olmalı. Çanakkale küçük bir şehir, herkeste aynı ürün olsun istemem” ifadelerini kullandı.
“Önemli olan farklılıkları bir araya getirmek”
Her şeyin aynı olmasına karşı olduğunu ifade eden Dişçi; “Sizin bir özeliniz olmalı, siz bunu yakıştırmalısınız. Bakıldığı zaman her şey birbirinin aynısı olmamalı. Bir gold ürünle bir gümüş ürün bir bakır ürün çok güzel kombine edilebilir. Ben bundan dolayı yardımcı ürünler getirmeye daha çok özen gösteriyorum çünkü bu ürünleri kaynaştırma açısından çok daha güzel oluyor. Önemli olan farklılıkları bir araya getirmek. İnsanlar ünlerini seçerken mesela dekoratif ürünler piyasada çok azaldı, önce halımı alayım ya da perdemi yaptırayım diyorlar, aslında bu çok yanlış. Önce dekorunuzu tamamlayacaksınız çünkü perdede zaten seçenek çok fazla. Perdemdeki fon mavi diyorlar, fon mavi ise mavi ürün olmamalı, bunu patlatacak farklı bir ürün olmalı çünkü aynı tonu bulamadığınız zaman, o orada sırıtır ve hiç güzel duruyor” şeklinde konuştu.
Ürünlerin işlevselliğine çok dikkat eden Dişçi; “Ben şunu söylemek istiyorum; insanlar hediyelik ürün alırken parasal yönüne bakmamalı ya da büyüklüğüne. Bunun ne kadar işlevliği var diye bakacak. Ben ürünlerimi seçerken birden çok işlevi olmasına dikkat ederim. Örneğin, sunum tahtasını düşün, bununla peynir ikram edebilirsiniz, kekinizi koyabilirsiniz, tencere altlığı yapabilirsiniz” dedi.