17 Nisan 1940 yılında Türkiye’de kurulan ve 27 Kasım 1947’de kapatılan Köy Enstitüleri, uyguladığı eğitim sistemi ile halen günümüzde halen kendini aratıyor. Birçok alanda öğrencilerini hayata hazırlayan enstitüler, şimdilerde vatandaşlar tarafından özlemle anılmaya devam ediyor.
Bundan tam 84 yıl önce kurulan Köy Enstitüleri, kısa süren eğitim hayatına rağmen, Türkiye’de oldukça etkili bir sistem oluşturdu. 7 yıllık ömrü olan enstitüler, öğrencilerine sanattan, ekonomiye birçok alanda eğitimler vermeyi amaçlıyordu. Gazetemiz Çanakkale Gündem Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan vatandaşlar, Köy Enstitülerinin, öğrencileri her anlamda hayata hazırladığını belirttiler.
Erdem; “Birçok eğitim veriliyordu”
Köy Enstitülerinin kurulunun 84’üncü yılı kapsamında açıklamalarda bulunan İsmail Erdem; “Köy Enstitülüleri kuruluşunda, faaliyetleriyle Türkiye’nin en ücra noktalarında bile okullar açarak, birçok konularda öğrenciler yetiştirdi. Keşke bugün de olsa. O zamanlar verilen hizmetleri, şimdilerde yeteri kadarıyla göremiyoruz, marangozundan duvar ustasına, birçok eğitim veriliyordu. Sosyal yönden bakacak olursak çok faydalıydı, o günleri arıyoruz, keşke o günler geri gelse” diye konuştu.
Sevinç; “Onlara Cumhuriyet’in kıymetini anlattık”
Köy Enstitüleri’nden mezun olan öğretmenlerin, öğrencileri olduklarını dile getiren Şinasi Sevinç; “Köy Enstitülerinden mezun olan öğretmenler, bizi okuttular. Altmışlı yıllarda, ilkokuldaki öğretmenlerimiz, o enstitülerden mezun olmuş öğretenlerimizdi. Temeli onlardan aldık, Atatürkçülüğü onlardan öğrendik, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin, çağdaşlığa nasıl ulaşması gerektiğini onlardan öğrendik. Atatürkçü, çağdaş, güzel çocuklar yetiştirdik. Çok güzel yerlere geldik, onlara Cumhuriyet’in kıymetini anlattık, geçmişimize baktığımız zaman yaptıklarımızla övünüyoruz. Benim iki kızım var, onlar da öğretmen, onları yetiştirirken mandolin çaldım, yatılı okul hayatımızı anlattım, fotoğraflarımızı gösterdim fakat kuşak farklı var. Yurdumuzun tekrar idealist öğretmenler yetiştirmesi için böyle okullara ihtiyaç var. Örneğin Kuleli Lisesi’ni kapattılar, dışarıdan şu anda askerlik temeli olmayan insanlar alıyorlar. Meslek liseleri çok önemli. Yatılı okulun tadına vardık, ailenizden soyutlanıyorsunuz, tamamen öğretmenlerinizin etkisi altında oluyorsunuz. Okulumuzda 260 kişi birlikte yemek yiyorduk, bambaşka bir duyguydu, o günleri özlüyoruz” ifadelerini kullandı.
Ergun; “Köy Enstitüsü hayatını yaşadım”
Köy Enstitüleri’ni hayatın her alanına hazırladığını belirten Mafiye Ergun; “6 yıllık öğretmen lisesinde okudum ben, okula girdiğim zaman İzmir Köy Enstitüsü’nden gelme ablalarımız vardı, onlardan ne gördüysek, ne yapıyorlarsa hepsini öğrendik. Uygulama bahçelerimiz vardı, Bolu’da ne yetişiyorsa; patlıcan, biber, domates gibi şeyler yetiştiriyorduk ve askeriyeye satıyorduk. Her sınıfta ikişer üçer dikiş makinesı vardı ve herkes kendi kıyafetlerini dikiyordu. Müzik salonlarımız var; kemanlarımız, mandolinlerimiz, piyanolarımız vardı. Ben Köy Enstitüsü hayatını yaşadım aslında. Hayatın her alanına bizi hazırlıyorlardı” dedi.