Domates, yaz aylarında sofraların vazgeçilmez meyvelerin başında gelir. Çanakkale ise Türkiye’nin domates üretiminde başında gelen iller arasında yer alır. Çanakkale domatesi geçtiğimiz yıl coğrafi işaret tescili aldı. Domatesin ise ilginç bir tarihi var. Domates Avrupa’da 400 yıl boyunca zehirli sanılmış.
Ana vatanı Güney Amerika olan ve bu kıtanın keşfi sayesinde Avrupa’ya gelen domatesler zehirli sanılarak 1800′lü yılların ilk çeyreğine kadar yenmemişti. İşin gerçeği 1500’lü yıllarda İngiltere’de yalnızca parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmesine ve ölüme yol açıyordu. Domateslerde asidi yüksek gıda grubundandı.
Fakat bu zehirlenmeler neticesinde domateslerin zehirli olduğu düşünülmüş ve Avrupa’da yaklaşık 400 yıl boyunca domates yenmemiş.
.Avrupa’da bin 500’lü yıllarda domatesin bir yiyecek olduğunu, önce İtalyanlar keşfetti. O dönemin insanları yeşil domatese atıfta bulunarak onları ‘Altın Elma’ olarak nitelendirmişlerdi. Buna rağmen ancak 1695 yılında domates isim olarak (tomato) geniş bir kitle tarafından benimsenmiş ve tanınmıştı. 1656 yılında domates İngiltere’de sadece süs amaçlı yetiştirildi. Buna karşın domates Fransa’da ‘Aşk Elması’ olarak beğeni kazandı ve sevgililer birbirlerine bu aşk elmasını bir nezaket göstergesi olarak hediye ettiler.
Gemilerle Türkiye’ye getirilen ve kızarmış olanları çürümüş denilerek çöpe atılan domatesle, Türkiye ilk kez bin 00’lü yıllarda tanışmış. Frenk patlıcanı olarak adlandırılan domates, halk tarafından yıllarca mekruh sayılarak yenmedi.
“Domates Osmanlı’da Şeytan Meyvesi Sanılmış”
15’inci yüzyılın sonunda Amerika’nın keşfi ile eski dünyanın tanımaya başladığı Amerika menşeli domates, patates, mısır, fasulye, kırmızı ve yeşil biber gibi sebzelerin kullanımı ancak 1800’lü yıllardan itibaren İstanbul mutfağında yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu dönem Osmanlı mutfağında domates, patates, taze biber, fasulye, yer elması, sakız kabağı, bal kabağı, ve mısır gibi Amerika menşeli yeni sebzelerin yaygın olarak kullanıldığı bir dönemdir.
Domates ilk olarak Amerika’dan Avrupa’ya 16. yüzyılda gelmiştir. Osmanlı’ya gelişi uzun zaman almıştır. Osmanlı mutfağı saray kayıtlarına ilk olarak yeşil domates kavata adıyla 1700’lerde girmiş ve sadece yeşil domates tüketilmiştir. Kırmızı halinin tüketilmemesinin iki sebebi vardı. Renginin kırmızıya gittikçe bozulduğunun düşünülmesi ve kırmızı domatesin şeytan meyvesi olarak düşünülmesiydi. Bu sebeple kırmızı domates kullanımının yaygınlaşması 19. yüzyıl da gerçekleşti. Ayrıca Osmanlı mutfağına giren ilk domatesler günümüzde kullandığımız büyük domateslerden değil, kiraz tipi domateslerdendir. Domates kullanımından bir süre sonra, Osmanlı mutfağının vazgeçilmez ürünlerinden biri olarak yerini alı. Birçok yemeğe kullanılmasıyla birlikte farklı tüketim çeşitlerine gidilmiş ve salça kullanımı da başladı.
Artık günümüzde domates Türk mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır. Salçası yapılır, kurutulur, çiğ olarak tüketilir, suyu çıkarılır ve birçok yemeğin içine renk ve lezzet katması için konulur. Çanakkale ise domates üretiminde Türkiye’nin en önde gelen illeri arasında yer alır. Geçtiğimiz yılın Ağustos ayında Çanakkale domatesi coğrafi işaret tescili aldı.