Tavır ekseninde buluşma; “Opus Sanat”

Sosyal Medya'da Paylaşın Facebook Twitter

Edebi türlerin yanı sıra deneysel ve görsel çalışmaların da yer aldığı Opus Sanat, üç yaşında. Popüler olanın da amatör olanın da niteliği ile ön plana çıktığı bu dijital sanat platformu, bir tavra sahip olanların mesken alanı. Edebiyat dünyasında bir tavırla yer alan Çağla Nalbantoğlu, Karalama Defterleri ile basılı yayımı da olan dijital dergi Opus Sanat’ı gazetemize anlattı.

Çocuk Gelişimi okuyarak başlayan serüvenine Ziraat Mühendisliği ve ardından İş Güvenliği Uzmanlığı ile devam eden Çağla Nalbantoğlu, çocukluğundan beri aklının bir köşesinden fısıldayan sese 2018’de kulak verdi. Blog yazarlığı ile can bulmaya başlayan tutkusu, bugün bir ‘tavır’ olarak Opus Sanat’a dönüştü.

Artık zamanı geldi, otur yaz”

Çağla Nalbantoğlu; “Küçüklüğümden beri hep kitaplarla haşır neşirim, okuma yazma çizme hep hayatında. Annem bir sandık klasik getirmiş, onların her gün okunacak belli saatleri var, disiplinleri var. Hep bir merak uyandırıyordu zaten. Dışarıdaki yaşama adapte olmaya yönelince bir meslek arayışı başladı. Çocukken en büyük hayalim bir gün yazar olmak. En son 2018 senesinde çalıştığım bir altyapı doğalgaz projesinde “Artık her şeyi denedin, artık zamanı geldi, otur yaz” düşüncesi geldi. Blog yazarlığından başladım. Biz yazıyorsak ve bundan keyif alıyorsak, kendimize bir alan yarattıysak, bu alana başkalarının da dahil olması lazım gibi bir fikirle başladı.

Öncelikli amacım insanlara alan yaratmak”

Edebiyat ve sanat bir yönde tavır göstermen gereken bir şey benim için. En önemli ve öncelikli amacım insanlara alan yaratmak. Bu çok sık yapılan bir şey değil. Şehri çok sevmeme rağmen, sanat ve edebiyat anlamında oldukça sığ bir yer Çanakkale. Benim bu Çanakkale’de bir şey yapmam lazım. Dışarıya açılamıyorsun çünkü seni destekleyecek ya da tavır dediğim şeyin altını dolduracak insanlarla bir araya gelemiyorsun. ‘Opus’ zaten latince iş demek. Benim de derdim bu zaten, üretmek. Ben çok fazla kavgayla, kaosla ya da raflarda yer edinmekle derdi olan biri değilim. Orası bir dijital sanat mecrası, bir tavır var. O tavrı göstermenin en iyi yöntemlerinden bir tanesi Karalama Defterleri’ydi.

Üretiminden dağıtımına her aşamasında olmam gerekiyor”

Ben defterler diyorum ama aslında booklet diye geçen bir şey. Kapağında değişik kolajların olduğu, evde basılıp katlanan ve zarflanan bir çalışma. Bu defter ben elden ayaktan kesilene kadar basılmaya devam edecek. Eserleri okumaktan, eserlere mail olarak dönüş yapmamdan, görselleri uygun şekilde tasarlamaktan, kendim paketlemekten, kargoya götürüp teslim etmeye varana kadar bir iş yapıyorsam onun her noktasında olmam lazım. Üretiminden dağıtımına onun her aşamasında olmam gerekiyor.

Buradaki salt amacım koleksiyon olması”

Hiç bildiğim bir iş değildi. El yeteneğim de yoktur. Evde birkaç çalışma yaparak, çalışarak çözdüm. İlk işim bir yazıcı almak oldu. Bir matbaada yaptırsam bunu, sonra katlasam paketlesem göndersem… Benim kaygım bu defterden bu ay 50 tane satmalıyım değil. Benim buradaki salt amacım koleksiyon olması. İki tane de bireysel dosyamız var. Bir tanesi Cem Onur Seçkin, bir tanesi anti şiir yazan bir arkadaşımız Umut Yalım’dan.

Yazarın kimliğine bakmıyorum, özgeçmiş istemiyorum”

Bizi popüler bir mecrada görmek çok zor. Sadece eserin niteliğine bakıyorum. Yazarın kimliğine, kişiliğine, cinsiyetine, rengine, ırkına bakmıyorum. Basılı eser çıkaran yerlerde özgeçmiş isterler. Ben özgeçmiş istemiyorum. Bir insanın daha önce çok iyi yerlerde bir şeyler yayımlamış olması ya da ilk kez bana atması hiçbir şey ifade etmiyor. Oradaki tavır da burada işte. Popüler kültüre karşı olan tavrımızda bu da var. Ama iyi olan popülere karşı değilim çünkü benim asıl amacım eserin nitelikli olması.

Çanakkale’de böyle bir şey hiç ama hiç yok”

Opus ileriki süreçte bir yayınevi olacak. Bozcaada’da, Ezine’de, diğer ilçelerde bile kitap etkinlikleri düzenlenirken Çanakkale Merkez’de böyle bir şey hiç ama hiç yok. Öğrenci kenti, çalışan ve entelektüel kesimin de olduğu bir yer. Biz çini, seramik etkinlikleri düzenliyoruz. Bunlar kesinlikle olmalı ama sanatın edebiyat dalında da bir şeyler olmalı. Çevre eserler de olacak içinde. İçeri girip baktıklarında çeşitli sanat ve edebiyat etkinliklerinin de düzenlenebildiği bir yer olacak. İsmini senelerdir duyduğumuz kişileri buraya imza gününe çağırmakla edebiyata hizmet eden bir etkinlik yapmış olmuyoruz aslında.”

Esra İrem Özer


Bu haber 07/11/2023, Tuesday günü yayınlandı, 435 defa görüntülendi
*
Social Media Auto Publish Powered By : XYZScripts.com