Medya; gelişimi insanlık tarihiyle başlayan ancak son
30 yılda çılgınlık seviyesinde dönüşen bir mefhumdur. Öncelerde kısıtlı imkanlarla sağlanan iletişim bugünlerde insanların temel reflekslerinden biri haline gelmiştir. Peki insanlık gerçekten ilerledi mi? Yoksa öngörülmez gelişim insanlığın gizli düşmanı mı?
Biz bu soruları sorarken sosyal medya her gün daha
büyük hızda gelişim sağlıyor. Öncelerde basit anlamda duygu, his, düşünce ya da anı paylaşım mecraları olarak karşımıza çıkan bu yeni medya türü, günümüzde içerik üretim çılgınlığına sahne oluyor. Nitelikten ziyade niceliğin öneminin bu kadar değerli olduğu bir dönem var mı bilmiyorum. Ancak başarılarınız sosyal medyada ne kadar beğenildiğinize ve ne kadar linç yediğinize göre değişiyor. İnsanların asla tahammül edemeyeceği bir şey varsa o da kendisinden farklı düşünülmesidir. Çok daha büyük suçları mazur gören insanoğlu, kendisi gibi düşünmeyen kişileri acımasızca eleştirmektedir. Hal böyle olunca sosyal medya içerik üreticilerinin de hayatlarının değişmez parçası linç oluyor. Bu sanıldığının aksine onlar için handikap değil aksine yenilen lince göre kitle geliştirme imkan sağladığı için faydalarına olmaktadır. Yani kısacası ne kadar linç o kadar kazanç, ne kadar beğeni o kadar takipçi. Hepsi bu kadar.
Medya ile ilgili yapılan her çalışmada, yazılan her yazıda ya da yapılan her öngörüde değinilen ön kritik nokta, bu çılgın gelişim hızında değil uzak vadeyi orta vadede bile bizi nelerin beklediğinin kestirilememesidir. Mecralar değişse de, dönüşse de bildiğim bir şey varsa o da bu toksik kültürün gelişerek, daha da kontrol edilemez bir şekilde devam edecek olmasıdır. Peki siz getirisi ne olursa olsun bu mecralarda izlediğiniz, gördüğünüz ama burun kıvırdığınız fenomenlerin yaptıklarını yapar mıydınız?
Bu haber 05/11/2023, Sunday günü yayınlandı, 174 defa görüntülendi