Hiç sözü eğip bükmeden hemen konuya girelim.
Başlık olarak yazdığım sözün sahibi Rahmetli Özdemir Bayraktar’dır.
Bu başlığı atmamın sebebini ilerleyen satırlardan çıkartabilirsiniz.
İsrail-Filistin savaşını bir yana bırakırsak,
Siyasi ortam bu günlerde son derece gergin ve hareketli.
Biz tüm tartışmaların sadece CHP’liler arasında olduğunu sanıyoruz.
Kavga, tartışma, gruplaşma CHP’de had safhada,
Daha önce yazmıştım, artık çok daha inanarak yazabilirim.
Bu CHP’liler, Kızılay çadırında bile birbirlerine bir tas çorba vermezler.
Ama aslında bu gerginliğin tamamına baktığımızda olayı İceberg olarak tanımlayabiliriz.
Gerginliğin ağa babası, AK Parti’nin üst düzeyinde var.
Doğal olarak bu durum tabanda heyelan ve hezeyan yaratıyor.
Bürokratlara yansımasını tahmin bile edemezsiniz.
Bunun için işi öyle bir noktaya getirmişler ki bürokratlar;
“Ya bırakın yapalım, ya da izin verin gidelim” moduna girmiş.
Sayın saygıdeğer Valimiz ve bazı belediye başkanları da dahil.
Eskiler çok iyi bilir,
Çanakkale’de bir üst yapı çatı vardı.
Sayın Milletvekilleri, Sayın Vali, Sayın Rektör ve Sayın Belediye Başkanı,
Bu ast çatının tüm birleşme harcını da işadamları adına ÇTSO yönetimi üstlenirdi.
Yatırımlar, hizmetler, bölge dağılımı çok daha memnun edici gelişir, geliştirilirdi.
Bir kentte akustik ses çıkmaz ise o kente yapılacak yatırımlarda herkese fayda sağlayamaz.
Çanakkale genelinde işlerin, hizmetlerin, ilişkilerin,
Yolunda ve hızında devam etmesi için
Bürokratlara huzur, partililere de güven verilmeli.
Bizler Çanakkaleli olarak genel siyasetten,
belediyeden hizmet bekliyorsak,
Olayları iyi izleyip, vakti zamanı geldiğinde
Oylarımızla ilgilileri, yetkilileri birbirinden ayırt etmeden
terbiye etmeye hazırlanmalıyız.
Ekonomi, çıkış bekliyor,
Öğretmenler huzur, öğrenciler güven,
Aileler de çocuklarının geleceğinin garanti altına alınmasını istiyor.
Sayın muktedirler;
“Ya bırakın yapsınlar, ya da bırakın gitsinler”