Karışımızdaki kurum ve kişiler hakkında hüküm vermeden önce kendimize bir bakalım. Bizim mesleğimiz öyle kirlendi, kirletildi ki bundan en fazla zararı gören de kendimiz olduk.
Bu kirlilik elbette bugün fark edilmedi. Eskiden de vardı. Meslektaşlarımızla bir araya geldiğimizde zaman zaman bu kirlenmişliği hep tartışır, sonunda bir hükme varmadan sorunu ötelerdik.
Hatırlıyorum da, Ustam derdi ki “Oğlum Bab-ı Ali yokuşunda foseptik üstten akar. Kirliliği içine almaz, kendiliğinden yok eder”. (Bilindiği gibi Bab-ı Ali Sirkeci’den başlar, Cağaloğlu’na doğru yükselir.) Yıllarca Gazeteciliğin ve yayıncılığın kalbi olarak burası kabul edilmiştir.
Bu yokuştan inmek, şadırvan yanında bulunan çay ocaklarından çay içip bu kültürü anlamak, bilmek önemlidir. Bu gün artık ne bu çay ocakları, anlatımlarla değerler kazanılan o eski isimler kaldı. Hepsi anılarda yaşatılmaya çalışılırken, yerlerine kimlerin geldiğini hepimiz çok iyi görüyor, biliyoruz.
Bu kültürü yaşatmak, neredeyse ülkemizdeki enflasyonu tek haneye indirmekle eş değere geldi.
Şair Özdemir Asaf’ın hap niteliği taşıyan bir iki cümlelik çok anlamlı sözleri vardır. Sevdiğine uzun uzun aşkını anlatmaya çalışacağına iki cümlelik Özdemir Asaf betimlemesi söyle karşındakini fethet.
“Bütün renkler ayni hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler.” İşte biz tam da böyleyiz. Bizim mesleğin yüzü topluma dönük olduğu için hemen de fark ediliriz.
Ama nedense son yıllarda Genel iktidarın tutumu ile Yerelin tutumu hiç değişmedi.
Parti içi dengeyi kendine ya da grubunun üstünlüğüne çevirmek isteyen bazı siyasetçiler, (Biz onlara politikacı diyoruz) Anadolu’da yıllardır yaşanılan filmlere konu olan Köy ağaları gibi para karşılığında gazetecilik kurumu kurmaya çalışıyorlar.
Bu politikacıların çıkarı nedeniyle “Beyaz renk kirlendi.” Bu tip siyaset anlayışı, partileri halktan kopardı. Bu anlayış siyaset biliminde ideolojiyi bitirdi. Şimdilerde basmakalıp sözlerle halkı kandırmaya çalışıyorlar. Artık basın toplantılarında liderin, başkanın konuşma metni dağıtılıyor. Kimse de çıkıp halk adına bir soru soramaz oldu.
Geçmiş dönemin siyaset yapan muktedirleri seçim sonunda Çanakkale halkının karşısına çıkıp niçin kaybettiklerinin hesabını verdiler mi? Sayın Belediye Başkanı en son kurmaylarıyla birlikte bir basın toplantısı yapıp yeni hizmet binasının bu gününü, Cumhuriyet Meydanı’nın yapılışını anlattı. Toplantılar yapılsa bile basın mensupları kendi aralarında konuştukları konuları soruya çevirip yetkiliye, ilgiliye sorabiliyorlar mı?
Niçin soramıyorlar?
Dedik ya Beyaz renk kirlendi.
Ama bizlerde biliyoruz ki gerçek gazetecilerin olduğu yerde, toplumda foseptik yerin altından akmaz. Yüzeye çıkıverir.