Hava sıcaklıkları giderek artıyor. Duş aldıktan beş dakika sonra yeniden ter içinde kalıyoruz. Sohbetler hava çok sıcak diye başlıyor, ne olacak bu zamlar diye devam ediyor. Sohbet önünde sonunda zamlara geliyor. Maaşlara gelen zamların alım gücünü arttırma konusundaki yetersizliği ise ayan açık ortada. Hava sıcaklıkları mı daha çok bunaltıyor, yoksa zamlar mı? Maaşlar rahatlatacak kadar artmadığı için sorunun cevabını veremiyoruz.

Çoğumuzun lüks harcamaları yok. Kaldı ki temel ihtiyaçları karşılama noktasında da epey eksik kalıyoruz. Asgari ücretle geçinen birinin tek başına sağda solda arkadaşlarıyla bir kahve içmek istese maaşının ömrü bir iki haftayı geçmeyecektir. Yeni zamlar yolda, maaşa gelen zam ise zam geldi dedirtmeyecek.

Son zamanlarda sosyal medyada aynı konuda işlenen çok fazla video görüyorum. Türkiye’de para yok değil, çok para var deyip biz asgari ücretlilerin hayal edemeyeceği harcamaların yapıldığı yerler gösteriliyor. Burada sorunun net olarak anlaşılmadığı belli oluyor zaten. Sorun gelir eşitsizliği, zenginlerin zenginleşmesi, fakirlerin fakirleşmesi, orta sınıfın yok denecek kadar azalması. Bu kapitalizmdir. Her şeyin, insan ilişkilerinin en alakasız şeylerin bile ticarileştirilerek hem yozlaştırılması hem de bu kapitalizmin bir sonucu olarak paranın sınıflar arasındaki dağılımını zenginler üzerinde yoğunlaştırmasıyla sonuçlanıyor.

Tekrar soralım, bu koşullarda gerçekten sıcak hava mı bunaltıyor, zamlar mı? İklim değişikliklerine, çevrede gölgesinde dinlenecek ağacı zor bulmamıza ve ekolojik bir dizi soruna bakınca sorun zamlarda olduğu gibi bir noktaya işaret ediyor. Kapitalizme…