Demiştim ya hani, bayram tatili iyi geldi diye. Kimimiz ailesini gördü, kimimiz tatile gitti diye. Bayram tatilini bir gerçeklikten koparma aracı olarak yorumlamıştım. İşimize gücümüze, hayatımızın normalleşmiş akışına, uzun lafın kısası gerçekliğe dönmek için buna ihtiyacımız olduğunu söylemiştim. Gerçeklikle yeniden mücadele etmek için bir molaydı ya hani. Hah, işte gerçeklik yavaş yavaş, gün gün kendini belli etti. Yeniden ekonomik kaygılar, yeniden bozulmuş toplumsal psikoloji, yeniden sinir stres kendini göstererek ben buradayım ve hiçbir yere gitmedim dedi. Bunu gerçekten son zerresine kadar hissediyorum.
Bununla mücadele edebilmek için bulduğum yol, bulunduğum ortamlara bir İrem dokunuşu yapmak ve kendim için çekici ya da çekilebilir hale getirmekti. Var olan dinamikler sabit kalmamakla birlikte durumun ilerleyen seyrini tetikleyen unsurlar da sizin gördükleriniz ya da sezinlediklerinizle kalmayınca bu yol da epey zora giriyor. Bundan vazgeçmeyeceğim, taşıyamayacak duruma gelene değin. Ancak beni asıl yoran, bu yolun araçlarını devamlı güncellemek oluyor.
Ne demek istediğimi tek cümleyle daha kısa şekilde açıklayabilirim. Daha kötüsü yok dedikçe daha kötüsü oluyor. Dibi görmek mümkün değil, battıkça batıyoruz. Bayram tatili suretinde gördüğüm molalar, direncimizi tazeledi tazelemesine de belli ki yetmiyor.
Bu karamsarlığım yaşımdan mı, akranlarımdan mı, denk geldiğim dönemin sonucu mudur, bilemem. Böyle düşündüğüm için bana kızan da çok olacaktır. Bazen içsesim işte böyle konuşuyor. Bana yeni bir yol gerekiyor. Direncime direnç katmanın tek yolu, idealize ettiğim geleceğe yönelik üretmek olsa gerek. Nitekim aslında herkesin yolu da tam olarak bu. Ürettikçe hafifleyecek, ürettikçe yol kat edecek, ürettikçe iyileşeceğiz. Yalnızca üretecek psikolojinin hazırlığı gerek.
Bu haber 05/07/2023, Wednesday günü yayınlandı, 1448 defa görüntülendi