Güneş enerjisi ile balkonda elektrik üreten Alman halkı konusunu yazmıştım. Düşününce bu alanın önünün ne kadar açık olduğu görülebiliyor. Ülkemizde büyük GES (güneş enerjisi santralleri) üreticileri için teşvikler verilmiş, yatırımlar yapılmış. Daha da çok GES açılmaya uygun güneşi bol bir ülkeyiz, büyük yatırımcıların bu alana yönelmesi, ülkemiz ekonomisine çevreci bir katkıdır. Hem de fosil yakıt tüketilmediği için dünya iklimine yapacağı katkı açısından da desteklenmeyi hak etmektedir.
Güneş enerjisindeki gerçeklere gelince: Küçük yatırımcıların evlerinde veya kullanmadıkları çorak arsalarında minik GES kurması için devletin teşvik vermesi gerekirken, gerçeklerin aksi yönde olduğunu öğreniyoruz. Milli elektrik sistemine enerji üretmek artık cezalandırılıyor. Mesela küçük bir GES kurdunuz. İki sene önce, kullandığınız elektriğin fazlasını, bedelini ödeyerek alırım diyerek teşvik veren devlet, bugün artık ürettiğin elektriği, bedelsiz alırım şeklinde yönetmelik değişikliği ile üreticinin sırtına binmiş. Mahkemeler yatırım yapanların açtığı dava dosyalarıyla dolmuş. Bazı haberlerde elektrik dağıtım şirketinin üretilen elektriği ücretsiz alıp, bağlantının yapıldığı “elektrik hatları için kullanım bedeli” adı altında ekstra borç çıkardığından bahsediliyor. Önceki yazımızda güzel bir fikir olarak verdiğim balkondan elektrik üretme fikrini aklınızdan bile geçirmeyin. Burası Almanya değil. Devlete ve ufak da olsa bütçeme katkı yapacağım derken ekstra elektrik faturalarıyla karşılaşabilirsiniz.
Yerli elektrikli araba alayım, hem fosil yakıtların çevreye verdiği zararı azaltarak çevreye katkıda bulunurum hem de daha az enerji ücreti öderim diye düşünüyorsanız, ondan da vazgeçin. Çünkü Avrupa’da bile araçların hızlı şarj istasyonlarındaki enerji maliyetleri benzin fiyatlarına yaklaşmış. Rus doğalgazındaki ambargo yüzünden, artık fosil yakıtlarla üretilen enerji santrallerini tekrar açmak zorunda kalmışlar. Yani çevreyi kirletmeyi artırmışlar. Bizde ise çevreye zarar vermeyen santrallerin ürettiği elektrik zaten kısıtlı. Avrupa ülkeleri gibi yüzlerce nükleer elektrik santralimiz de yok. Küçük elektrik üreticisinin sırtına birde devlet ve enerji dağıtım şirketleri binmiş. Enerji üreten güneş enerjisi hücreleriymiş, elektrikli yerli arabaymış; hiç “icat” çıkarmaya gerek yok. Ulaşım için toplu taşıma kullanmak, faturaları azaltmak için battaniye altında televizyon ışığında akşamı geçirmek en çevreci ve ekonomik yöntem olarak rakipsiz.