Zor bir hafta daha geçiyor. Gündem genelde ekonomiye bağlı olarak hayat pahallılığı, dövizler karşısında değeri düşen Türk lirası, gıdadan, benzine yapılan zamlar. Biz sadece rakamlara bakarak kısa vadede oluşan rakamları yorumlayabiliyoruz. Yorumlamak içinde ekonomist olmaya gerek kalmıyor çünkü değişen rakamlar öyle yavaş yavaş yıllarla birlikte değişmiyor. Gün içinde olağanüstü değişiyor. Sadece toplama ve çıkartma işlemini bilerek o gün için ekonomi yorumu yapabilirsin. Çünkü değişen ekonomik değerler öyle virgülün sağında kalan küsürlü kısım değil. Tam sayı bölümünü bir önceki günün rakamından çıkartıyoruz hayat pahallığı çıkıyor. Günler vah vah, diyerek geçiyor ama bu vahlar üst üste eklendikçe ömür geçiyor. Hadi biz çeşitli hükümetlerin ekonomimizi bir türlü düzeltemediğini yıllarca yaşadık. Bari şu meşhur Z kuşağına doğru dürüst güçlü bir ülke emanet edebilseydik. Yok korkarım onlar da aynı siyasetçiler ve ekonomistlerle baş başa kalacaklar.
Ekonomide arz talep dengesine göre rakamlar oluşur. Çok mal olursa fiyatı en uygun olanı alırsın. Az mal olursa, etmeyecek mala bile çok fahiş fiyattan sahip olabilirsin. Bizler tercihlerimizle kendi ekonomik durumumuzu iyi veya kötü yönde yönlendiriyoruz. Gıda için bir şey yapamayız, yaşamak için zorunluluk, ne bulursak alıyoruz ama diğer harcamalarımızda piyasanın yönüne talep etmediğimiz zaman etkimiz olabilir. Döviz fiyatı artıyor. Dövizde bence bir maldır ve dövize bu talep fazlalığı olmasa fiyatı artmaz. Halk tarafından alınan küçük tasarruf dövizleri fiyatı o kadar etkilemez. Esas ticaret yapanların büyük miktarda dövizle borçlanması bu büyük artışları tetikliyor. Ülkedeki kredilerin %60 üzerindeki bölümü döviz cinsinden olduğu söyleniyor. Demek ki ilk dinamiti kredi verenler altımıza koymuşlar. Zaten yapılan köprüler ve şehir hastanelerinin dolar garantili ödemeleri ne demek? Aldığın krediyi yıldan yıla ödüyorsun demek. Adını ne koyarsan koy bunun adı döviz ile kredi almaktır. Krediyi alan özel sektör firmaları. Ödeyen devlet bütçesi ve hizmeti gün içinde kullananlar. Yani tüm halk. Biz böyle bir tercih yapmazdık yani döviz kredisi talep etmezdik demek için çok geç. Biz demokrasi ile sandıkta verdiğimiz oylarla tercihimizi yaptık. O gün, siyasi yönetim için oy talep eden partiler, yeterli özelliklere sahip bir lider çıkarmayarak bizi buna zorladı. Tercihimizi değiştirecek siyasi liderler yeterince ikna edici değildi diyebilirsiniz. Bugün için yeni liderler çıktı artık doğru kararı vereceğiz diyebiliyor muyuz? Makus talihimiz değişmeyecek. Aynı kişiler siyaset yapıyor. Tecrübeliler desek ekonomi dibe vuruyor. Siyasi arz ve taleplerde de bir denge sorunu var. Aynı hataları yapmaları için aynı siyasileri tercih ediyoruz. Çünkü siyasi kişiliklerin arzı yetersiz bu ülkede. Bir siyasetçi artık milletvekili emekli maaşım yetmiyor başka işler yapıyorum diye yakınıyor. Siyasetçilere EYT var galiba. 70-80 yaşına kadar defalarca meclise gelmezse emekli olmuyorlar. Bizim ufak tercihlerimiz bizi bu siyasilere ve bu ekonomik duruma mahkum ettiriyor. Daha da vah vah dememek için tercihlere dikkat!