Umut var mı?

Nasrettin hocanın merkebi kaybolmuş.Köylülerle beraber aramaya çıkmışlar.Ancak,anormal bir durum varmış.Köylüler,Merkebi bulmak için,etrafı didik,didik eder,çaba sarf ederken,,Hoca,çubuğunu tüttürüp,keyfine bakıyormuş.Bu durumu gören köylüler;”Ya hoca. Merkep senin. Ancak bizim kadar çaba göstermiyorsun. Yoksa ümidin kalmadı mı?”.Hoca. Cevap vermiş,”Son ümidim, şu tepenin arkasında.  Orada da çıkmazsa, siz seyredin bendeki feryadı”. Konumuz Fenerbahçe. Geçen hafta, ligin dibine demir atmış, sıfır puanlı bir takıma, İstanbul’da yenildi. Yadırgamıyoruz. Her takım, her takımı yenebilir. Ancak, Sarı Lacivertlilerin durumu öyle değil. Düşünün. Yenildikleri takımda, teknik direktörde dahil7 oyuncu, Fenerbahçe’den gitmiş. Bu neyi gösteriyor? Yanlış transfer politikası. Ali Koç ve yönetimi, transfer konusunu beceremiyor. Şimdi diyeceksiniz ki, ”Neyi beceriyor ki” .Evet aynen öyle. Becerdikleri bir şey yok. Koç ve ekibi, Sarı Lacivertlilerin başından gitmedikten sonra, başarı beklemek, hayal olur. Yani, ne dağın, ne tepenin arkasında umudumuz yok. Anlayacağınız, lastik, çabuk patladı. Perçem düştü. Kel göründü.

                     Azıcık Ucundan

Büyük şirketlerden birinin patronu, bilgisayar sistemleriyle ilgili önemli bir arızanın acilen giderilmesi için, bilgisayar mühendislerinden birinin evine telefon etmiş: – Alo!.. Karşı taraftan fısıldayan bir çocuk sesi duyulmuş: – Alo. Patron sormuş: – Baban evde mi? – Evet. – Onunla konuşabilir miyim? – Hayır. – Peki, annen evde mi? – Evet. – Peki, onunla konuşabilir miyim? – Hayır. – Orada başka kimse var mı? – Evet, bir polis memuru var. Mühendislerinden birinin evinde polisin ne işi olduğuna anlam veremeyen patron yine sormuş: – Memur beyle konuşabilir miyim? – Hayır, şu anda meşgul.
– Neyle meşgul? – Annem, babam ve itfaiyeci amcalarla konuşuyor.
Meraklanan ve endişelenen patron, telefondan gittikçe artan bir gürültü duyunca sormuş: – Bu ses de ne? – Helikopter. – Neler oluyor orada? – Arama ve kurtarma timi geldi. Patron endişeli ve neler olduğunu bilememenin kızgınlığı içinde, fısıldayarak konuşan çocuğa bağırarak sormuş: – İyi de neyi arıyorlar? Küçük çocuk kıs, kıs gülerek cevap vermiş: – Beni arıyorlar!..Sağlıcakla kalınız.