Suç kimde?

Avrupa Fatihi Galatasaray, ne yazık ki, Hollanda’da hezimete uğradı. Allahtan maç uzamadı. Yoksa sekiz, dokuz olurdu. Bir Türk vatandaşı olarak üzüldük. Sonuçta, yenilen bir Türk takımıydı. Müsabakadan sonra, imparator hazretleri! Emir buyurmuş”.Sekiz, dokuz futbolcu ile yolları ayıracağız”.Anlayacağınız, kendisinin hiç suçu yok. Bütün suç futbolcularda. Hep öyle olur zaten. Padişahlık zamanında, Paşa konağında eğlence varmış. En civcivli zamanda, Azrail içeri girmiş. ”Birinizin canını almaya geldim” demiş. Herkes, hizmetçiye dönüp bakmış. Kimse kendi üzerine almamış. Çünkü orada can vermesi gerekenin, Hizmetçi olduğunu düşünmüşler. Aslında, buradaki suçlu, teknik direktörden önce, yönetimdir. Daha seçilmeden, Teknik Direktöre taviz veren ve etkisiz elemanlar haline gelen yönetim baş suçludur. Türk futbolu bu gibi yönetimlerden dolayı başarılı olamıyor. Sarı Kırmızılar ise, bu Hoca ile devam ettiği müddetçe, başarılı olamayacaktır. Evet. Çok büyük başarıları imza atmıştır. Orada kalmalıdır. Kazandıklarını, ısrarla kaybetme peşinde olmamalıdır. Kimse, hissi davrandığımızı düşünmesin. Galatasaray gibi bir marka, Avrupa’dan beş gol yiyerek dönüyorsa, bunun hesabının sorulması lazımdır.

Gülmece

Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde okuyan bir öğrenci, işi dalgaya vurmuş. Dersin dışında her konuyla ilgiliymiş. Yılsonu yaklaşırken kötüye giden dersleri düzeltemeyeceğini görmüş. Üniversiteden atılacağı kesin gibiymiş. Ankara’dan annesine telefon etmiş:
– Anneciğim, okuldan atılacak gibiyim, babamı hazırla. Annesi cevap vermiş: – Baban zaten hazır. Sen kendini hazırla!..**** Temel ile İdris, bir bayrak direğinin boyama işini almışlar. Ne kadar boya harcayacaklarını hesaplamak için, direği ölçmeye çalışmışlar. Çapını ölçmek kolay olmuş. Direğin yüksekliğini ölçmek için de, Temel İdris’in omuzlarına çıkmış, ama direğin tam tepesine ulaşamamış. İdris: “Ben senden uzun boyluyum, bir de ben deneyeyim!” deyip Temel’in omuzlarına çıkmış ama direğin tepesine o da ulaşamamış.
Oturmuşlar, ne yapacaklarını düşünüyorlarmış. Yanlarına iri yarı bir adam gelip sormuş: – Burada ne yapıyorsunuz? Bizimkiler sorunu anlatmış: – Hiç sorma uşağım, direğin çapını ölçtük, ama bir türlü yüksekliğini ölçemedik. Bunlara yardımcı olmak isteyen iri yarı adam, bayrak direğini kavradığı gibi yerinden sökmüş, boyunu ölçüp, tekrar yerine diktikten sonra yoluna devam etmiş. Adam gittikten sonra Temel ve İdris birbirlerine bakıp gülmeye başlamışlar ve demişler ki:
– Aptal herife bak da, biz ona yüksekliğini sorduk; o bize uzunluğunu verdi!.. Sağlıcakla kalınız.