Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Yusuf Eroğlu

Nasıl geçti, günleriniz?

Şarkıdaki sözler ne güzeldir. “Nasıl geçti habersiz. O güzelim yıllarım.” Sahi, 17-18 günlük kısıtlamada, günleriniz nasıl geçti? Sıkıldınız. Hamladınız. Bizim gibi, daha da kilo aldınız. Amma ve lakin yoğun bakımda, bir anlık nefes için yapacağınız mücadeleden çok daha iyidir. Değil mi? Şunu unutmayınız. ‘Sabrın sonu selamettir.’ Keskin, hatta azgın muhaliflere gelirsek. Yapılın hiçbir uygulamayı hoş karşılamıyorlar. Vaka sayılır 65 binden, on binlere düştü. Neymiş? Bakanlık yalan söylüyormuş. İnanmamak lazımmış. Bunlar, Türkiye’de salgının önünün alınmamasını, canı gönülden arzu ediyorlar. Ne kadar çok insanımız vefat etse, o kadar mutlu olacaklar. Sebep. Hükümete yüklenmek. İnsafsızlar sizi. Madem yalan söylüyorlar. O zaman 65 bin vakayı niye on, on beş bin olarak göstermediler? Yahu nasıl bir ülke vatandaşınız? Uydurma hikâyelerle milletin kafasını bulandırdığınız, yeter artık. Ya bu ülkenin vatandaşı gibi davranın. Ya da defolup gidin. Hangi birini anlatalım. İsrail, Gazzede ki insanlara vahşet uyguluyor. Bazı kendini bilmezler, “Filistin filan zamanda yanımızda olmadı.” Geberip gitsinler demek alçaklığın gösteriyor. Yahu, ölen küçük çocuklar. Siviller. Onların günahı nedir? Sizlerde hiç vicdan yok mu? Yaklaşık 20 günlük kısıtlama süresince, her zaman olduğu gibi, Sağlık çalışanlarımız ve Emniyet güçlerimiz çok fazla mesai harcadılar. Bayram gibi günde, evlerinden uzakta kaldılar. Onlara da, minnet ve şükranlarımız sunuyoruz. Allah razı olsun.

Gülmece

Öğretmen küçük kızın resim ödevine baktıktan sonra “Yavrum annenin yaşı kaç?” diye sormuş. “40 öğretmenim” diye cevap vermiş küçük kız. “Bunu öğrenmem iyi oldu tatlım” demiş öğretmen küçük kızın yanağını okşayarak, “Bundan sonra sana ödev olarak ‘Ona uygun konular’ vereyim de kadıncağızın canı sıkılmasın!” **** Yılbaşında bir bara girdim, gecenin geç saatlerine doğru sürekli yanımda dikilip duran Çinli adamın omzuna dokunup “Kung-fu, karate, ju-jitsu gibi dövüş sanatlarını biliyor musun?” diye sordum. “Kavgadan anlamam” dedi, “Çinli olduğum için bunları bana soruyorsun değil mi?” diye de bozuk attı. “Yok” dedim, “Deminden beri benim biramı içip duruyorsun, ‘Bas git şuradan kimden otlanırsan otlan çekik gözlü serseri!’ diye şarlayacağım da gerekirse seni rahatlıkla dövebileceğimden emin olmak için sormuştum!”

Sağlıcakla kalınız.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

%d
Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech