Koronavirüsle mücadele konusunda bugüne kadar birçok şey yazıldı ve çizildi. Herkes görüşlerini aktarmaya ve başına gelenleri yansıtmaya çalıştı. Bilinçli vatandaşlar ellerini taşın altına koyarak, kimsenin canını yakmak istemedikleri için sorumluluk aldılar.
Şimdi aynı durum basın mensuplarının başına geldi ve bir hafta izolasyona alındık. Peki, bu süreçte neler yaşandı?
Perşembe ve Cuma günleri belediye meclis toplantısına gittik. Pazartesi günü telefonla arandık ve bir meclis üyesinin koronavirüs testinin pozitif çıktığı bizlere söylendi.
Pazartesi günü akşamı izolasyon sürecimiz başladı. Pazartesi günü akşam saat 18.30’da başlayan izolasyon sürecimiz Cuma günü son bulacak. Cuma günü belediye meclis toplantısından, Pazartesi gününe kadar sahada çalışmalarımıza, kendimize dikkat ederek devam ettik. Kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştık. Pazartesi gününden sonra ise kendimizi evlerimizde izole ettik. Bu süreçte bir kez olsun filyasyon ekibinin bir ziyaretini ya da nasılsın diye gelişini göremedim. Nedeni ise filyasyon ekiplerinin canla başla sahada aktif ve yoğun bir şekilde çalışıyor oluşları. İlgililer filyasyon ekiplerinin yoğunluktan dolayı herkese yetişemediklerini belirttiler.
Temaslı olarak bizlerin takibi sadece evde izolasyona almak ile sağlanmış oldu. Bu süreçte koronavirüs testinin yapılmadığını gördük ve izolasyon sürecinden şans eseri bir belirti ve şikayetimiz olmadığı için süreci şansa atlattık.
Ha, test yaptırmak isteseydik de zaten taksiye binerek, hastaneye gidecektik. Hastanede testimizi yaptırıp, evimize geri gelecektik. Kamuoyuna soruyoruz; belediye otobüsleri, taksi, dolmuş ya da herhangi bir toplu taşıma ağı ile şüpheli konumdaki bir temaslı, test yaptırmaya gider mi? Gidiyor!
Pazar alışverişine kızının HES kodu ile giden, koronavirüs testi pozitif çıkan bir vatandaşımızın olduğu duyuldu. Belediye otobüsleri ile test yaptırmaya giden, eve geldiğinde pozitif olduğunu öğrenen vatandaşlarımız oldu. Pozitif olduğu halde spor salonuna giden, testini yaptırıp, uzun yola otobüs ile çıkan mola istasyonunda pozitif olduğunu öğrenenler oldu.
Süreç içerisinde sağlık personellerinin psikolojileri bozuldu. Yıllardır Göğüs Hastalıkları Polikliniğinde çalışan sağlık personelleri artık istifa eder oldular. Röportaj yaptığımız Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası İl Temsilcisi Seçkin Yörük, “Yatak sırası bekleyen solunum cihazına bağlı hastalarımız var” dedi. Tabip Odası Başkanı Güleda Erensoy ile görüştük, Erensoy “Çalışanlar benim bir ailem var diye inliyor” dedi.
Sürecin en başında marketten eve getirdiğimiz poşetleri dahi yıkarken, otobüslerde bir koltuğu boş bırakıp diğerine oturuyorken, devlet kurumlarında kısmi çalışma uygulanıyorken, hasta takipleri sıkı bir şekilde yapılıyorken, sokakta eldiven ve maske ile dolaşıyorken, şimdi artık pozitifken pazara gidecek konuma geldik.
Yedisinden yetmişine Çanakkaleliler, doktorundan hemşiresine, güvenlik görevlisinden temizlik personeline, öğretmeninden öğrencisine, garsonundan basın mensubuna, kamu personelinden taksi şoförüne, eğlence mekanlarının sahiplerinden avukatlara yetkililere seslendiler.
Öte yandan geçtiğimiz günlerde, 10 gündür hastanede boş yatak bekliyorum diyen Aslı Özkısırlar hayatını kaybetti. İzmir’de kahvehane işleten 59 yaşındaki Nuri Çengeloğlu, “Dayanacak gücüm kalmadı” diyerek intihar etti. Maddi sıkıntılar sonucunda çıkmaza girdiği düşünülen 1991 doğumlu Alper D.’de Adana’da intihar etti.
Geçtiğimiz günlerde koronavirüs sürecinde 3.piki yaşıyoruz diyen sağlıkçılar artık tehlikeli eşikte olduğumuzu belirtirlerken, Seçkin Yörük “Psikolojik destek alan ve istifa eden çok arkadaşımız oldu. Bu tükenmişlik sendromu bizi derinden etkiledi ve artık ülke genelinde alınan önlemlerin yeterli olmadığını acil servise başvuranların yoğunluğundan anlamış bulunmaktayız” dedi.