Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Yusuf Eroğlu

Elletmeyiz!

Neyi mi? Anayasanın ilk dört maddesini! Kırmızı çizgimizdir. Tartışmasına bile müsaade etmeyiz. Gamzedeyim Deva bulamam partisinin başkanı Babacan ağabeyimiz, dere, tepe düz gidiyor. Babacan geçen hafta, aynı yolda yürüdükleri halde, beraber poz vermekten kaçındığı Deyvitoğlu ile görüntülenmiş. Ardından da HDP Eş başkanı Pervin Buldan’la kameraların karşısına geçmiş.
Ama hiçbirisi Babacan’ın Deutsche Welle’ya verdiği röportajda “İklim, zemin ve şartlar daha uygun olduğunda Anayasa’nın ilk dört maddesi üzerinde de konuşabiliriz” şeklindeki sözleri kadar etki yapmamış. Bu açıklamadan sonra, sosyal medyada Babacan’ı destekleyen sözde milliyetçiler kızmışmış… Bu sözlerden mesut olması beklenen HDP tabanı da… Onlar da, Babacan’ın Irak’ın Gara bölgesinde şehit düşen askerlerimize rahmet dileyen tweet’ine içerlemişler.. Hem nalına hem mıhına vurmuş çünkü. Yıpranmamak için, en son sahneye çıkan ve FETÖ sempatizanı seçmenden
PKK destekçilerine kadar, her kesime mavi boncuk dağıtan Babacan, çabuk renk vermeye başladı. Dermansız Partisi’nde İstanbul İl Yöneticisi Oğulcan Tanrıyar “Büyük umutlarla girdiğim Derman  Partisi’ni büyük hayal kırıklığıyla ‘Genç Siviller’ oluşumuna bırakıyorum” diyerek istifa etmiş. Anlayacağınız, yıldızlar birer birer dökülüyor. Eh, Babacan Anayasanın ilk dört maddesini değiştirelim derse, HDP ile kol kola olanlar, durur mu? İP çiler, bipçiler, sorosçular… Türk Milliyetçiliğine MHP de yaşayamadıkların söyleyip, tarlada kongre yapan partinin, bir vekili de, aynı minval üzere konuşmuş. Anayasanın değişmez maddelerini değiştireceklerini ima etmiş. Türk Milliyetçileri, Ülkücüler olduğu müddetçe, bunu yapamayacaksınız. Aklınıza bile getirmeyin. Sizin derdiniz nedir? Bu mübarek vatanı bölüp, parçalamak mı?

              Azıcık ucundan

Sabah anne, oğlunun odasına girmiş ve onu uyandırıp ikaz etmiş:
– Haydi oğlum, uyan artık! Okula geç kalacaksın. Oğlu, yarı açıkgözlerle annesine bakmış ve uykulu bir sesle söylenmiş:
– Fakat anne, bugün okula gitmek istemiyorum. Anne, oğlunun isteğine karşı çıkmış: – Okula neden gitmek istemiyormuşsun bakayım? İki ciddi neden söyle bana. Oğlu bir yandan esnerken, bir yandan da annesini cevap vermiş, – Birinci ciddi neden; okuldaki tüm öğretmenler benden nefret ediyorlar, Beni görmemek için kaçacak delik arıyorlar. İkinci ciddi neden; tüm öğrenciler de benden nefret ediyorlar. Onlar da beni görmemek için, ne gerekiyorsa yapıyorlar. Bu iki ciddi nedenim yeter mi, anne? Annesi oğlunun nedenlerini geçerli bulmamış: – Bunlar okula gitmemen için neden olamaz. Şimdi hemen kalk ve çabuk hazırlan! – Sen de bana, okula kesinlikle gitmemi gerektirecek iki ciddi neden gösterebilir misin anne? Sabrı tükenme noktasına gelen anne, oğlunun üstündeki yorganı hızla çekmiş ve oğlunun istediği iki ciddi nedeni açıklamış: – Birinci ciddi neden; sen 52 yaşında koskoca adamsın. İkinci ciddi neden; sen okulun müdürüsün! Sağlıcakla kalınız.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech