“Bir daha Tanrı’nın işine karışma!” 

3 years önce Esra Çanlı Yazarlar
Sosyal Medya'da Paylaşın Facebook Twitter

O ise benim hayal kırıklıklarımı silahından ayırdığı şarjörün sesiyle yarıda kesti. Şarjörde bir tane bile mermi yoktu. Boş silahı elinde sallayarak “Bazen ben de…” dedi. Şarjörü tekrar yerleştirip silahı beline ta-karken, “Merhametli davranıyorum.” Ne eski taktik. Kötü adamların kendisini geliştirmesi lazım.

Adam üzerimden çekilir çekilmez derin derin nefes alarak spreyimi birkaç kere daha ağzıma götürdüm. O ise bu aralıkta üzerindeki gömleğin düğmelerini ilikleyip yanıma oturdu. Ardından eliyle çenemi tutup yüzümü kendisine çevirdi ve daha çok bir hipnoz edasıyla konuşmaya başladı:

“Yüzüme iyi bak. Bak. Daha da bak. Zihnine kazı. Bu yüzü bir daha görürsen ilk defa görmüş olacaksın. Çünkü daha önce hiç görmedin.”

Elini çenemden ayırıp saçıma getirdi ve uslu durması yoksa dayak yiyeceği tembihlenen bir çocukmuşum gibi başımı okşamaya başladı. Sesi giderek fısıltıyı andırıyordu:

“Bu yüz bir yabancıya ait. Yabancılara nasıl davranman gerektiğini bilirsin. Sen bu yüzü tanımıyorsun. Ve hiç tanımadığın biriyle röportaj yapamazsın. Hiç tanımadığın birinden kimseye bahsedemezsin. Çünkü beni tanımıyorsun. Anladın mı Deniz Doğanay? 1, 2, 3…”

Hipnozu sonlandırır gibi parmağını şıklatıp çarçabuk ayağa kalktı. Salon kapısına yasladığı sırt çantasını takıp, şapkasını kafasına geçirdi. Bense oturduğum koltukla özdeşleşmiş haldeydim. Adamın salon kapısından çıkışını ve iki adım attıktan sonra geriye dönüşünü boş gözlerle izledim.

“Hayatımı kurtardın” dedi, kaşlarını alnına çekerek. “Bir daha Tanrı’nın işine karışma.” Ardından da dış kapının açılma ve sırasıyla hızlı bir şekilde kapanma sesi duyuldu.

Devam edecek…

 


Bu haber 02/10/2020, Friday günü yayınlandı, 14738 defa görüntülendi
*
Social Media Auto Publish Powered By : XYZScripts.com