Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Elveda Yoldaş

Çanakkale basın camiası, Cumartesi

Çanakkale basın camiası, Cumartesi Günü’ne kara haberle uyandı. Gazeteci Cemal Oral’ı kaybetmenin acısını yüreğinde hisseden gazeteciler, siyasiler, bürokratlar ve sevenleri ne daha niceleri akın etti uğurlama törenine… Bu salgın döneminde bile ne kadar sevildiğini gösterdi ele güne…

O, kiminin abisi kiminin kardeşi kiminin yoldaşıydı. Bizler de onunla çalışma onuruna ermiş, yolu Gündem’den geçen mesai arkadaşları olarak güzel insan Cemal Oral’a birkaç cümle ile veda ettik.

GÜNGÖR YILDIZ:
Bekliyordum, biliyordum, hissettirmemeye çalıştım. Sen de biliyordun, sen de sakladın.

Hani en son geldiğimde ne demiştin?

‘Şef, Fakir beni çağırıyor. Galiba gideceğim’ demiştin. ‘Fakir’ bizim kendi aramızdaki örgütte Başol’du. Nam-ı diğer Gemici… Sen de fark etmiştin. Sohbeti değiştirdim, konuyu kısa kesmeye çalıştım. Geçmişe gidip birbirimizin kişisel hatalarından söz ettik. Günah mı çıkardık, özeleştiri mi yaptık, karşılıklı arındık mı? Anlamadım, anlayamadık. Aklım takıldı şimdi… Ne olacağını, neler yaşanacağını sen de biliyordun, ben de hissediyordum.

Acı gerçeği, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Aysel’in “Abi, Cemal…” kelimelerinden sonra yaşadım.

Keşke beni benden alıp, kahrolduğum telefon sahnesi yıllar yıllar sonra yaşansaydı.

Aklım takıldı. Boğazım düğümlendi.

Eve gelip, günün muhasebesini yapmaya başladığımda aklım takıldı.

Hiç boşuna 1990 yıllara gitmeyelim. Ne gerek var?

O yıllar tüm acılarına, horlanmışlığına karşın yine de güzeldi.

Neden mi? Belki büyümemiştik, dünyanın yükü yoktu omuzlarımızda…

Bak buluştun o yıllarda çelişki yaşadığın isimlerle şimdi.

Sen de biliyorsun, ben de biliyorum kim ve kimler olduğunu.

Çizgini hiç bozmadın, horlandın, salak yerine kondun, sen hep bildiğin doğruları savundun.

Bu da sana yakışıyordu. Seni sen yapan da buydu. Hiç bıkmadın.

Birileri sana hep kaybetti gözü ile baktı, hala da öyle bakıyor olabilirler.

Boş ver be Cemal’im, baksınlar.

Senin övünecek geçmişin ve çokça, sana içtenlikle “abi” diyen çiçeği burnunda meslektaşların var.

Küserdin, hayata küstün, omuzlarındaki yük ağır geldi, kendine küstün.

Sevdiklerine küstün, çevrende hep sığınacak bir liman arardın.

Bugün ortalığa çıkmayan, sessizce bir köşede ağlayan özel dostlarını biliyorum.

Fakir’in mezarına gittiğimizde, ‘abi bizimkisi denize sırtını dönüp yatıyor’ demiştin.

Bu kadar mı birbirinizi özümseyip benzer kaderi paylaştınız.

Güle güle Cemal’im. Gemiciye selamlarımızı ilet.

Bizler uzatmaları oynamaya devam ediyoruz.

KADİR KENAR:
Cemal kimseye küsmezdi!…

Güngör Yıldız aradı. Gazetede sana da yer ayırdık. Cemal’i anlat dedi. Şöyle bir düşündüm. Cemal kim? Kim Cemal?

Evet hayatı boyunca sadece kendisi olandı Cemal. Bir tek Cemal vardı hayatımızda. Mesleğimizde hiç eğilmeden, bükülmeden kendisi olabilen Çanakkale’nin Cemali. Her şeyden çok Memleketini seven Cemalim. Kimseye küsmeyen Cemalim. Hayatın yükünü yarım asır değil, dört asır çeken Cemalim… Dinlen artık, dinlen.

HADİYE AYŞE İRİM:
Çanakkale basını güzel bir insanı, belki de son beyefendi gazetecisini kaybetti.

Cemal Oral, birlikte çalışmaktan en çok keyif aldığım gazetecilerden biriydi. Bunu sadece mesleğinin kendine düşen kısmını başarıyla yerine getirdiği için söylemiyorum. Onunla çalışmak; yükünüzü hafifletirdi. Bilirdiniz ki ona güvenebilirsiniz. Çözüm üretirdi, sorun değil. Bu da bence bulunmaz bir nimet bizim meslekte.

İnsan olarak da sizi beslerdi Cemal Abi. Engin bilgisi, merakı, yeniliğe açıklığı, keyifli sohbeti ile hayatınıza bir değer katardı.

Onu tanımak, birlikte çalışmak lüksüne erdiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Yattığı yer incitmesin.

 NAGİHAN ŞENOL:
Cemal Abim, pamuk kalpli güzel insan, seninle çalışma şansına erebildiğim ve seni tanıdığım için ne mutlu bana… Olmadı bu gitmeler, şimdi kim bize memlekette neler oluyor oku da gör bak diyecek.. Işıklar içinde uyu…

ALİ MURAT AKBAŞ:
Memleketin en kral abisi…

Hasret ve özlemin klişe olduğu bu topraklarda bundan sonra sana bol miktarda hasret ve özlem duyacağız. Sen gittikten sonra herkesin paylaştığı Tarla Sokak’ta çektiğim O meşhur fotoğrafında;

Yıl 2011… Bana dönmüşsün “Hayırdır Aslanım” diyorsun, ben basıyorum deklanşöre ve o fiyakalı an ölümsüzleşiyor. Keşke orada dursaydı zaman diyor insan…

Aslan’ın abisi, aslan abim;

Çok şey öğrettin bana, mesleğe ve insan olmaya dair, “Ayrıntı”yı öğrettin en basitinden…

Hayatta ve habercilikte hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını, “bakış açısı”nı öğrettin.

“Kimsenin bakamadığı yerden bakmayı” öğrettin. “İncinsen de incitme”yi öğrettin.

Ayakta kalmayı öğrettin… Ama bunları yüzüne söyleyebilsem, “Hadi ordan aslanım” derdin..

Velhasıl “mütevazılığı” öğrettin. Söyleyecek o kadar çok şey var ki, yetmiyor benim kalemim…

Sadece benim için değil, herkes için; “Varlığı Yeter”imizdin sen bizim. Varlığı yetenin, yokluğu yaradır canım Cemal Ağabeyim… Varlığın yeterdi, yokluğun yara…

EYLEM GÖZELDERE:
Ahhh Cemal Abim… Ekrana bakakaldım. Şu an yanımda olsan mutlaka bir fikir verirdin. Başka bir bakış açısıyla baktırırdın, nihayetinde kafamda her şey yerli yerine otururdu. Sen öyle birisin çünkü… Herkese destek olur, kimseyi kıramazsın. En ufak bir şey isterken bile olabilecek en kibar şekilde konuya girer asla da uğraştırmazsın.

Bu dediklerimi de ardından yazılanları da seninle mesai harcamamış, iki kadeh içmemiş insan zor anlar elbet. Elim varmıyor geçmiş zamanla yazmaya…

Gazeteye çantan sırtında her geldiğinde, “Aha! pir-i fani geldi” diye sevinirdim. “Çay içer misin kardeş” deyişin hala kulaklarımda… Matbaada oturup çayımızı ya da çay bardağına sütlü kahvemizi (en sevdiğin) içerken kimseye anlatamadıklarımızı anlatır, ortak dertlerimizle dertlenirdik.

Yüreğimizi yaktın gittin be abi! Hakikaten sana hiç yakışmadı. Hem üzgün hem kızgın hem kırgınım… Daha çok konuşacak konumuz, paylaşacak anımız vardı.

Gerçi yoldaşın Başol Abi’nin vefatından sonra yüzünün güldüğünü pek görmedim ya… Sen de haklısın.

İşin özü ne yazacağımı hala bilmiyorum. Yüreğime oturan öküzün haricinde ne hissedeceğimi de bilmiyorum. Sahte mehtiyeler dizilecek biri de değilsin ki… Daha bir kişinin arkandan kötü bir laf ettiğini duymadım.  Herkesin sevdiği, herkesin abisi-kardeşi, herkesin hayatının bir döneminde yol göstericisi oldun.

İnsan unutulduğu zaman ölürmüş derler, sen hiçbir zaman unutulmayacaklardansın…

Elveda güzel insan

EREN AŞNAZ:
O kocaman cüssede yılların yükünü taşıyan sırt çantası, ağızda ağır ağır tüten tekel ikibin sigara… sokağın başından görününce ilk gören verirdi haberi, ‘Cemal abi geliyor…’ Dert ona anlatılır, sevinç ona anlatılır, akıldaki planlar onunla paylaşılırdı. Herkesin muhakkak vardı anlatacağı… Hepsini atar çantaya, ağırlığından da gücenmezdi hiç. Gazetecilerin Cemal abisi, ustası, yoldaşı, sırdaşıydı…

Çanakkale yeri dolmayacak onurlu gazetecisini, abisini kaybetti…

ATAKAN ALKIŞ:
Unutulmayacaksın…

Cemal abiyle birlikte çalışma fırsatı yakaladığım için kendimi şanslı hissediyorum. O, genç gazetecilere hiçbir zaman yukardan bakan bir tavırla yaklaşmadı. Aksine, her zaman ‘ne katabilirim’, ‘nasıl yol gösterebilirim’ düşüncesiyle hareket etti. Çanakkale’deki genç gazeteciler için bir öğretmendi kendisi. ‘Gel sana çay ısmarlayayım’ veya ‘gel bi sigara içelim’ dediğinde benim kafamda ders zili çalardı. Bilirdim ki Cemal abi kulaklarımda çınlayan o davudi sesiyle ya bir haber verecek, nasıl yapmam gerektiğini söyleyecek ya da geçmişte yaşadığı bir hikayeyi anlatacak. Kişiliği, babacan tavrı, meslek aşkı, üretkenliği, onurlu duruşu, yazım dili ve profesyonelliği ile baştan aşağıya örnek bir karakterdi Cemal abi. Ömrünün son demine kadar kamuoyuna faydalı haber üretmenin derdindeydi. Sadece gazeteci kişiliği ile değil  onurlu yaşam mücadelesi ile örnek bir insandı. Hani derler ya ‘adam gibi adamdı’ diye… Cemal abi gerçekten adam gibi adamdı. Sözüne güvenilir, lafının arkasında duran, yalana başvurmayan, dürüst biriydi. Onu anlatmaya kelimeler yetmez. Seni hiçbir zaman unutmayacağım.

DİLEK AKŞEN:
Çaresiz kalıp başladığım ve yine çaresiz kalıp bıraktığım meslekte öğrendiğim çok şey senden…  Ben yapamıyorum dediğimde, ‘Bu kalemde iş var, bırakma’ demiştin. ‘Çok zorlanıyorum’ dedim. ‘Bir noktada çok zorlanıyorsan ters açıdan bak’ dedin. ‘Habere gittiğinde herkes sağda duruyorsa, sen solda dur’ dedin… Solda yalnız kalacağımı söylemedin… En son geçen sene sohbet edebilmiştik, sen yine haber nasıl görülür onu öğretiyordun. Kilitbahir’e karşı bira içerken karşıda ne gördüğümü sordun. ‘İnekler var’ dedim. ‘Adam gibi baksana kızım’ dedin.  ‘Manşet yok gibi bakayım abi, o zaman olur’ dedim.  Futbol sahası, unutulmuş, atıl kalmış. ‘Abi başlığı attım’ dedim. Sportmen inekler!!!    Bir daha da sohbet edemedik, bir şey öğretmedin.  Cenazene gelene kadar… Öyle bir şey öğrettin ki, senden sonra öyle yürüdüm ki, onu da yanına gelince anlatırım… Sen hep abiydin! En zor günde koşandın! Keşke ömrünün baharında gitmese idin. Yine de çok güzel gittin!  Şimdi bana kim ‘Sıkıntı yok kardeş’ diyecek… Zira sıkıntı büyük abi…

YILDIZ SAĞLAM:
Duruşuyla her daim ilham olan, yolumuzu açan, ustamız, abimiz…
Herkesin birkaç cümle karaladığı, kelimelerimizin anlamsız kaldığı bir yerlerdeyiz… Aklımızın ermediği yerde ışık olurdu Cemal abi, sendelersek payanda…
Bir duble rakıyla derdimize ortak olurdu, “kardeş” derdi her paragrafının başında…
“Memleket”inden iyi bir gün diler, kaleminden ödün vermezdi.
Şimdi ışıklar içinde olmanı diliyorlar Cemal abi… Sen aramızdayken de bizleri aydınlatırdın… Yoldaştın…
İskele de yok artık, sen de yoksun… Eksildik. Eksik kalacağız…
Hatıralarımız ile “sol memenin altındaki cevahir”de hep var olacaksın…

 TUNAHAN ÜNSAL:
Ne söylesek boş!

Çanakkale’de işe başladığım günden bu yana yanımda olan, yanımda olduğunu her zaman hissettiren Cemal Oral, iyi ki varsın abi… Her zaman daha iyisini yapabilmem için, hatalarımı uzakta olsan da telefonla arayıp söylediğin için daha iyiye ulaşabilmem için elini omzuma koyduğun için teşekkürler abi.

Cemal Oral’ı üç kelimeyle özetleyin deseler, kesinlikle bu kelimeler benim için, “Cesur, Mütevazı ve Doğal” olurdu.

Uzatmaya, laga-luga yapmaya gerek yok… Yazının başında iyi ki varsın dedim, vardın demeyi ben de bilirdim… Her şeye rağmen var olmaya bu camiada genç muhabirler arasında Cemal abi olarak kalmaya devam edeceksin…

 

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech