Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İskender Kardaşlar

“Bir baba hindi, Hey de yallah”

Çoook eski zamanlarda futbol karşılaşmalarında sıkça söylenen bir tezahürat vardı. 1980’li yıllardan sonra kullanılmaz oldu.

Şöyleydi:

“Bir baba hindi / Hey de yallah / (Falancaya) bindi / Hey de yallah” İşte o falanca yazılan yere kimi isterseniz koyardınız. Yakın dönemde “indi”lisi çıkmıştı. Ondan indi, buna bindi gibisinden… Sonsuza kadar gidebilirdi bu tezahürat.

Geçenlerde bir kenarda unutup gittiğim bir kitap hatırlattı bir baba hindi tezahüratının hikayesini. Gazeteci Ümit Bayazoğlu’nun, “Uzun, İnce Yolcular

37 portre” kitabında anlatılıyor.

Bu teranenin mucidi “Babahindi Süha” (Seha Erge). 1924 doğumlu. 2004 yılında vefa etmiş. İstanbul Erkek Liseli. Zaten tezahüratı da o sıralarda bulmuş. Okulun bandosunda baş trampetçiymiş. Çok tempolu çaldığından, bandonun en önde olan tambur-majör yerine koymuş hocası. “Marifette en önde olmak o devirde çok önemliydi.” Diyor. Tabi bizimki bir havalı, bir havalı… “Bende hava bin beş yüz” diyor Babahindi Süha.

Hey gidi hey. İstanbul’un kurtuluşu o devirlerde, Ankara’da da kutlanıyormuş. Bayram günü gibi yani. Babahindi Süha, Ankara yolcusu. Ankara Kız Lisesi’nde misafir ediliyorlar ve meşhur tezahürat işte burada ortaya çıkıyor.

Zerde ile (Zerde, pirinçten yapılan bir tür tatlı) nar gibi kızarmış hindi dolması ikram ediliyor İstanbullu misafirlere. Süha, hindiyi görünce kendini tutamıyor ve bağırıyor: “Oooo bir baba hindi” Arkadaşları da yanıtlıyor: “Heeey Allah!” sonrası geliyor.

“Bir baba hindi / Hey de yallah! / Olsa da şimdi / Hey de yallah! / Pilav da zerde / Hey de yallah! / Kaşık da nerde / Hey de yallah! / Gideriz billa / Hey de yallah! Şampiyonluğa billah / Hey de yallah! / ……’e bindi / Yallah yallah / Hey Allah!..”

“O nokta nokta olan yerlere rakibin adını söylerdik.” Diyor Babahindi Süha. Maçlarda da amigoluk yaparmış. Sesi gürmüş. Maestro gibi idare edermiş tribünleri. Hasta Fenerli. Divan üyeliği yapmış.

Bu makara tezahürat, Türkiye’nin sınırlarını aşmış, “Milli” olmuş. 1948 Londra Olimpiyatlarının harika güreşçileri Nasuh Akar, Gazanfer Bilge, Yaşar Doğu, Celal Atik rakiplerini bir bir tuş ederken tribünlerdeki Türkler hep bir ağızdan bağırırmış: “Bir baba hindi, heyyy Allah!”

Babahindi Süha 1975 yılına kadar sürdürmüş amigoluğu. Enfarktüs geçirmiş. “Doktor ‘kalbin rahatsız’ deyince üzülmedim de, ‘Baba hindi çekemezsin’ deyince üzüldüm” diyor.

“Küfür de kâfir de yoktur bizde… Taraftarlık statta olur, dışarıda hep kardeşiz, arkadaşız” diyen bu güzel yürekli insanın ruhu şad olsun. Onu kendi makarasıyla uğurlayalım:  Bir baba hindi hey Allah! / Pilav da zerde / Heeey Allah! / Süha da nerde…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech