Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Yusuf Eroğlu

ADAB-I MUAŞERET

Şimdiki gençlerin çoğu bu kelimeyi anlamamıştır. Nedir? Yenilir mi? İçilir mi? Bizim zamanımızda, bunun gibi dersler ilkokullarda okutulurdu. Hatırladığımız kadarıyla, yurttaşlık bilgisinde bu konular anlatılırdı. Komşuluk, arkadaşlık ilişkileri, yolda yürüme, sokakta yapılmaması gereken hareketler, tanıdıklara selam verme, hal hatır sorma gibi hasletlerimiz vardı. Şimdiki gençler uzaylılar gibi kablolarla geziyor. Dünya umurlarında değil. Zira kulakları kapalı. Kimseyi görmüyor, duymuyorlar. Sorumsuzlar. Ekmek elden su gölden. Para nasıl kazanılır bilmiyorlar. Ayakları toprağa, yağmura, çamura değmemiş. El bebek, gül bebek büyümüşler. İnsani ilişkileri sıfır. Bizim en çok yadırgadığımız konu, yola, kaldırıma tükürmek. Geçen gün trafik ışığında bekliyoruz. On beş yaşlarında, kulağı küpeli, koltuğunun altında kay, kay olan bir genç, önümüzde, ağız dolusu tükürmez mi? İşte anlatmaya çalıştığımız konu budur. Bu delikanlı, yerlere tükürülmemesi gerektiğini bilmiyor. Çünkü ona kimse anlatmamış. Okulda öğrenmemiş. Demek ki, ailesi de bunun gibi yetişmiş. Çocuğun ne kabahati var? Zaten kitap okuma, araştırma diye bir dertleri de yok. Hep afakî bilgiler. Gittikleri Antep, Yedikleri Dut Pekmezi. Böyle konular açılınca, aklımıza, Orhan Veli Kanık’ın şiiri geliyor;

Ne atom bombası

Ne Londra Konferansı

Bir elinde cımbız,

Bir elinde ayna;

Umurunda mı dünya.

KAHKAHA

Temel, oğlu Cemal’in küçük yaşta sayı saymasını geliştirmek için onu görevlendirmişti. – Oğlum, say bakalum, bir saat içinde deniz kıyısına kaç dalga gelecek. Baba Temel, bir saat sonra sonucu öğrenmek için Cemal’in yanına gidip sorar: – Uşağım saydun mi? Küçük Cemal oldukça sinirliydi: – Yahu boba, nesıni sayayim. Kıyiya bi dalga gelıyi, tam saymaya başlayrım, ikincısi celirken, birincisi geri gideyi.

***

Temel çevresini saran gençlere cesaret aşılıyordu: -Siz istersenuz her işte başarılı olursunuz. – Mesela, pen Ay’a çiktuğum zaman… Gençlerden biri kendini tutamayıp kıs kıs gülünce, -Ama haşimdik ayıp edeysunuz. İnanmaysanuz, çikun Ay’a bakun. Eğer kırkbeş numara ayakkabım izi yoksa gelin habu yüzüme tükürün.

***

Fadime’nin pişirdiği kuru fasulye ‘Dünya Yılın Yemeği Yarışmasında birinci seçilmişti. Jüri yemeği nasıl pişirdiğini sorduğundan Fadime tarif ediyordu: – ondan sonra biraz da limon kolonyası katacaksun. Jüriden bir üye hayretle nedenini sorunca, Fadime’nin cevabı şöyle olur: – Kocam Temel, günde üç oyin kurifasülye yer. Haçan kolonya katmazsan yanında nasıl yatarum, deyin baa?

Sağlıcakla kalınız.

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

%d
Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech