– N’apıyon?
– İyi. Sen n’apıyon?
– Bozuk be ya…
– Nasıl bozuk?
– Bildiğin bozuk.
– Çalışmıyor mu?
– Kafa yapma bilader, işler bozuk.
– Haaa, hepimizin bozuk beya…
– Ne soruyon o zaman?
– Şaka yaptık be ya…
…..
– Baksana, bu kaçakçılar iyice şaşırdı.
– Ne yapmışlar?
– Acı sos şişesine uyuşturucu saklamışlar!
– Vay anasını!
– Başka birisi de burnuna saklamış uyuşturucuyu.
18 yıl unutmuş burnunda.
– Yok artık. Nerede oluyor bunlar?
– Avustralya’da.
– Çok uzakmış be ya…
…..
– Nato mermer nato kafa var ya…
– Var.
– Yunanca’dan geçmiş abi.
– ….
– sen ilgilenmiyon ama…
– ….
– Na to kefali na to marmari imiş aslı.
– ….
– Bildiğin Nato ile bir alakası yok.
– Bana ne be ya…
…..
– Abi komediye bak!
– N’oldu gene?
– Ertuğurul Özkök var ya…
– Evet
– Hayatının esprisini yapmış.
– Nasıl?
– Saraydaki 29 Ekim resepsiyonunda bir yanına Sözcü’den
diğer yanına Fox Tv’den genel yayın yönetmenlerini almış foto çektirmiş.
– Ne var bunda?
– İyi de fotoğrafın altına “İktidar tarafından muhalif gazeteci
olarak biliniyoruz” yazmış.
– Dikkate alma be ya…
…..
– Mecliste tanıdığın bekar bir kız var mı abi?
– Hayırdır?
– Hani varsa, aramızı yapsana diyecektim.
– Niye oğlum, nerden çıktı şimdi bu?
– Ömür boyu garanti de ondan abi.
– Ne garantisi
– İş garantisi abi.
– Nasıl oluyormuş?
– Baksana abi, meclis çalışanı büro memur-sen üyesi arkadaşlar öneri vermiş:
“Emekli olduğumuzda yerimize çocuklarımız alınsın”
– Eeee?
– Babadan oğula meclis abi, ben giderim çocuğum gelir.
O gider torunum gelir. Fena mı?
– De git, başkasıyla eğlen be ya…
Yani? Her şey bildiğiniz gibi.