Anne –Babaların evlatlarını yetiştirmedeki bilgi ve yetenekleri hayati önem taşımakta. Ebeveynler evlatları dünyayı geldiği günden itibaren onların öğrenmelerini takip etmek, yönlendirmek ve izlemekle sorumlular. Bu sorumluluklarının farkından olarak evlat yetiştirmek sağlıklı birey ve toplum için birinci önceliktir. Peki nasıl?
Bir çocuk doğduğu günden başlayarak yaşadığı dünyayı öğrenmeye başlar. Bu öğrenmeler çocuğun çevresine anlam vermesini sağlar. Kritik olan bu öğrenmelerin içinde bulunduğu çevreye uyum sağlamayı, mutlu olmayı sağlayıp sağlamadığıdır. Yani çocuk doğru öğrenmeler yaparsa uyumlu, mutlu ve başarılı fakat yanlış öğrenmeler yaparsa uyumsuz, mutsuz ve başarısız olur. İşte anne-babanın görevi çocuğun hayatı doğru öğrenmesini sağlamaktır. Çocuğun ilk öğretmeni ebeveynleridir.
Peki evlat olarak çocuklar neler öğrenirler.
İSTEMEK: Çocuk dünyaya geldiğinde ilk olarak İSTEMEYİ öğrenir. Ağlar, bağırır, yırtınır. Neden ve sonuç kurmaya başlar. Çocuk altı yaşına kadar bu konuda uzmanlaşır ve mastır derecesinde isteme uzmanı olur. Ne kimden istenir, nasıl istenir. İstemek zorundadır çünkü tek başına yapacakları sınırlıdır. Çaresizdir ve ilk öğrendiği istemektir. Ebeveynler çocuğun bu isteklerini karşılarlar ya da bazıların karşılamazlar. Mesele şu ki çocuk kendi başına yapabilecek iken istemeye devam eder ve anne-baba çocuğun bu isteklerini karşılamaya devam ederse o çocuk nasıl öğrenir? Bir çocuk kendisi yapmadan, denemeden, yanılmadan nasıl öğrenir. Sorun şu ki çocuklarda bu isteme 6 yaştan sonra da devam ediyor. Birey elli yaşına gelse de anne babasını kullanmaya devam ediyor. Anne –Çocuk ilişkisi bu açıdan çok önemli. Anneler çocuklarının isteklerini nereden sonra yapmaması gerektiğini bilmiyorlar. Çocuk devamlı istiyor anne ya da baba devamlı yapıyor. Özellikle annenin annelikten başka bir kimliği yoksa-yani iş kimliği, eş kimliği, arkadaş kimliği- çocuğunu mutlu etmek ve onun isteklerini yerine getirmek görevi ve işi belliyor. Anneye bağımlı çocuklar oluşuyor. Bedelini de anneden çıkaran çocuklar. Anne kimliğimiz çocuğumuz doğunca en büyük kimliğimiz olmalı, bu gayet doğal ve gerçekçi. Çünkü evladımız doğunca bize bağımlı, bize ihtiyacı var. Ama evladımız büyüdükçe bizimle olan bağımlılığı azalmalı ve kendi ayakları üzerinde duran ayrı bir birey olmalı. Biz buna fırsat vermeliyiz. Evladınız okula başladı, sosyalleşmeye başladı, siz ona hala bir bağımlı gibi davranırsanız, sizin hala en büyük kimliğiniz annelik olursa bağımlı çocuklar haline gelirler. Evladınız büyüdükçe anne kimliğinizi küçültmeniz sağlıklı olanıdır. Çocuklardaki İSTEMEK davranışı öğrendiği ilk davranıştır ve doğaldır. İstemeyi ilk olarak öğrenirler ve çok iyi kullanırlar. Evlatlarımıza isteklerin dengeli bir şekilde karşılamak ise anne-babanın görevidir. Büyükannenler büyükbabalar bunu yapamazlar. Büyükanne büyükbabalar torunları şımartır ve bu doğaldır. Ama kontrol ve istemeyi dengeli öğretmek anne babanın görevidir. Unutmayın 11 yaşından sonra evlatlarımız ayrı bir birey olmayı öğrenmeye başlar. Bundan sonra bizim görevimiz onları izlemek, fırsat yaratmak, mesafemizi koruyarak onların hayatı tanımalarına imkan vermektir. Her isteği yapılan çocuklar kadar, temel ihtiyaçları bile karşılanmayan çocuklarda sağlıksız olarak toplumda uyumsuzluk yaşarlar. Özetle çocuklarımızın istekleri karşılama konusunda dengeli ve tutarlı bir davranış onların kişiliklerinin gelişiminde en önemli noktadır. Görüşmek üzere…
Kaynak: Tamer DÖVÜCÜ-ODM Aile