Bizimki gibi topluluk halinde yaşayan hayvanlar, içinde bulundukları aile hangi büyüklükte olursa olsun bazı kuralları öğrenir.
Mesela diyelim ki bir maymun topluluğunun ferdisiniz, birbirinizin bitini ayıklar, yavrular kendi başlarına hareket edecek hale gelene kadar onları korur kollarsınız.
Çok da ukalalık yapmayayım, neticede Türkiye’de en çok izlenilen program her zaman belgeseller olmuştur.
İnsanlar, kendilerini eşrefi mahluk (yaratılmışların en şereflisi, en janjanlısı, en akıllısı, en bilmem nesi) olarak görmeyi pek sever.
Bunu her yerde dile getirir, hatta yetinmez slogan yapar falan.
E ama hâlâ yere balgam atıyoruz, o ne olacak?
Annen baban, atan ninen öğretmese toplum söylüyor yere tükürme ulan beyefendi-hanımefendi! diye.
Güzel kardeşim sen niye evrimini, terbiyeni tamamlayamadın.
Şekilcilikse şekilcilik diyebilirsiniz. (Demezseniz daha iyi tabii, toplum sağlığı söz konusu burada)
İlkokulda verem ile ilgili bilgilendirme yaparlardı, size de yapmışlardır muhakkak.
Yani hadi evde, mahallede öğrenmediniz; okulda var yani bunun eğitimi.
Yere balgam, tükürük, sümük ve bunun gibi vücut ifrazatlarını atmak toplum sağlığını tehlikeye düşürmektir.
Oranızı buranızı karıştırdığınız elinizle ekmekleri mıncıklamak, halk sağlığı tehlikesi yaratmaktır.
Kalabalık ya da kapalı ortamlarda yellenmek insanlık suçudur! (Neticede kimyasal gaz saldırısı sayılır).
Yapmayın!
Milattan önceki süreyi saymazsak en azından iki bin yıldır insanlık bir noktaya geldi. Evrildi, gelişti, bireyi ve toplumu korumak için bazı hatalardan ders aldı.
Siz de evden çıkmadan önce bu vasıfları kuşanıp, öyle çıkın sokağa.
Belki kimse size bunun için madalya takmayacak ama en azından hortlamış hastalıkların vatandaşı kırıp geçirmesinde payınız olmayacak.
Eh insan daha ne ister zaten.