Bugün ülkemizdeki pek çok çocuk için okul ziliyle birlikte hayatlarının yeni bir dönemine de ilk adım atılmış olacak.
Tabii ki bazıları bu ilk günü daha kolay atlatacak, bazıları ve aileleri için ise daha zorlu olacak.
Her ne kadar çocuklar yeni ortamlara biz yetişkinlerden çok daha çabuk alışsalar da uzmanların bu konudaki uyarılarına kulak vermekte fayda var.
Beraber kahvaltı etmek için fırsat yaratın, onunla sohbet edin. Ne başka çocuklarla ne de kendi çocukluğunuzla kıyaslama yapmayın. Eğer kaygı duyuyorsa bunun yalnızca onun başına gelen bir şey olmadığını belirtmekle birlikte, onun endişesini küçümser bir havada olmamaya da dikkat edin.
Net olacağım diye, sert ve despotik olmayın. Kendi endişelerinizi çocuğunuza yansıtmayın.
Buraya kocaman bir paragraf ayırmak istiyorum.
Elbette çocuklarımızı servislere, okullara teslim ederken aklımıza bin türlü endişe verici durum geliyor ve ne yazık ki ben size bunların hepsinin hüsnü kuruntu olduğunu söyleyemeyeceğim. Evet, gerçekten de dünya çok kötü bir yer. Bırakın eğitimi, herhangi bir çocuğun bin kilometre bile yakınında olmaması gereken sorumsuzlar, vurdumduymazlar, sapıklar ile aynı oksijeni solumak zorundayız. Bu durumda yapılacakları şu saate kadar yapmışsınızdır zaten ancak diyelim ki vakit bulamadınız, hiçbir zaman hiçbir önlem için geç değil, unutmayın. Mümkün olduğu kadar güvenlik önlemlerini başkalarının inisiyatifine bırakmayın. İçgüdülerinize güvenin ancak paranoyanıza da yenilmeyin.
Bir de bunun okul dönüşü var tabii.
Çocuğu uyuşturucu kaçakçısı sorgular gibi sorgulamayın. Anlatmak isteyip istemediğini sorun. İstemiyorsa bunu ilk önce başka yollardan öğrenmeye çalışın (Öğretmeniyle iletişime geçmek gibi). Ancak belki de çocuğunuz bunu çok basit bir olay olarak algılamış olabilir ve/veya pek anlatma heveslisi bir olmayabilir. Siz zaten onu tanıyorsunuz.
Verebildiğiniz kadar ilgi ve sevgi ile bu zorlu ilk adımı da rahatlıkla atmış olacaksınız.