Kirazlı-Balaban’daki Su ve Vicdan Nöbetlerini neredeyse duymayan kalmadı. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında geniş bir yankı uyandırdı eylemler.
Her yandan destek mesajları geldi, insanlar yaz olmasını da fırsat bilip yollarını buraya düşürdüler.
Buraya kadar her şey iyi.
Beni böyle durumlarda endişelendiren ise işin bu raddede kalması ya da sadece tek yönlü ilerlemesi.
Çevre üzerinde o kadar ısrarla ve hassasiyetle durulması gereken bir durum ki; her an kendinizi birilerinin oyuncağı haline gelmiş bulabilirsiniz de örneğin.
Bütüncül yaklaşımlar, net kararlar, düzgün eylem planlarıyla ve halkın ilgisini asla kaybetmeden ilerletilmesi gereken bir mücadale yolu çevre için savaş.
Sadece kendiniz için değil, sizden sonra gelecek herkes için önemli.
Üstelik çevre ile ilgili problemler sizin “Amaaan benden sonrası tufan” diye boş verebileceğiniz ya da alanlardan elinizde yarım köfte ekmekle zafer işareti vereceğiniz pozlardan oluşan bir kendini tatmin alanından çok daha fazlası.
Yani hakkını vererek yapmak şart.
Bu konuda yıllardır çalışan bir sürü insan var. Ömürlerini vakfettiler. Bence her türden saygıyı sonuna kadar hak ediyorlar.
Bir de fast food tüketicisi bir güruh var.
Yiyeceğin de gündemin de hızlısını seviyor, nemalanmadan duramıyorlar.
İşte çevre mücadelesi onları da kapsayarak belirli bir yere varmalı.
Tek yöne değil, her yöne genişlemeli.
Tek bir firma üzerinden değil, topyekün bir bilinçle hareket edilerek etkinleştirilmeli.
Şimdi artık, hele de dünkü muhteşem kalabalıktan sonra tek isteğim bu işin burada kalmaması.
En azından bir sonuca ulaşması için Su ve Vicdan Nöbeti’nin tüm taraflarının birlikte yol almasını diliyorum.
Mesele kimin haklı olduğu değil çünkü.
Son tahlilde her birimiz ufak çaplı gibi görünen çevre felaketlerinin sorumlusuyuz.
Hatırlayın daha birkaç ay önce market poşetleri yasaklandı diye ortalık inim inim inledi.
Çocukken öğrettikleri gibi “Temizliğe önce kendimizden başlamalıyız.”
Bu durum, hele de çevresel etkiler söz konusuysa “küçümsenecek” şeyler asla değiller.