KAYNANA SOPASI!

Bir yaşımıza daha girdik. Bu deyimi ilk defa duyduk. Kaynana Dili, Kaynana Zırıltısı, bunları biliyorduk ama Kaynana Sopasını yeni öğrendik. Sizler duymuştunuz mu? Zannetmiyoruz. Geçen gün çarşıda oturuyoruz. Dükkânın önünden bir satıcı geçiyor ve bağırıyor, “Kaynana Sopası. Taze çıktı.” Hoppala. Ne menem bir şey ola ki? Dışarı çıkıp baktık. Simitçiymiş. Uzun, sopa gibi olanın adı da Kaynana Sopasıymış. Hay Allah sizi bildiği gibi yapsın. Nereden uydurursunuz? Analarımızı terlikleri sopalarıydı. Demek ki, artık simit moda oldu. Nedir bu kaynanaların çektiği? Bir türlü yaranamıyorlar. Gelin ya da damadın annesi, kaynana oluyor. Peki, bunlar olmadan kız ya da oğlan nasıl doğacak? Büyüyecek? Evlenecek. İnsanlar ne yazık ki bunu kabullenemiyorlar. Kaynanaya takılan isimlerden bir tek sopa kalmıştı. Çok şükür onu da bulduk! Vatana millete hayırlara vesile olsun.

KASİSLER

Yolun ortasında bulunun, yapay kasislerden illallah dedik. Arabada ön takım filan kalmıyor. Bizim salıncak, iki ayda bir değişiyor. Mesela Havaalanı yolunda, Osman Hamdi Bey Caddesinde bulunan kasisler, arabalarımızı mahvediyor. Kepez’de, binlercesi var. Karacaören köyünün içinde, yeni yapılmış, resmen Sarı Demirden iki yere konulmuş. Kim koymuş buraya karayolları mı, belediye mi? bakıyor. Bir ilgilenseler. Öyle bir kasis yapmışlar ki tunçtan. Ne kadar yavaşlarsanız, yavaşlayın, yine de arabayı yıpratıyor. Lastiklere büyük zarar veriyor. Buradan yetkililere sesleniyoruz. Trafik mi, jandarma mı, karayolları mı, belediye mi? Karacaören köyü girişendeki iki adet kasisi bir inceleyin Allah aşkına. Kim koymuş? Ölçüsü, standardı nedir? Muhtar kendi kafasına göre mi koymuş? Böyle kasis mi olur? Gelelim şehir içindeki kasislere. Zaten, bizim gibi kurallara uyan insanlar için kasise gerek yok. Şehir içinde sürat yapanlar için kasis masis fark etmiyor. Basıp geçiyorlar. Lütfen bu kasisleri kaldıralım.

KAHKAHA

Adamın biri göl kenarında otururken bir kadının göle düştüğünü görür… Göle düşen kadının eşi olduğunu zanneder, kurtarmak için yerinden fırlar ama ne kendisi, ne eşi yüzme bilmediğini hatırlar? Karısının boğulmak üzere olduğunu anlayınca yardım için bağırmaya başlar;-“İmdaaat..! Karım göle düştü!” diyerek ortalığı ayağa kaldırır. O sırada balık avlayan adamın birini görür;

-“Lütfen!” demiş “Karımı kurtarırsanız size yüz dolar veririm..!”

Balıkçı hemen atlamış suya bir iki sert kulaçtan sonra kadını kurtarmış. Sırılsıklam olan kadını, kucağında getirerek adamın ayaklarının dibine bırakır… Balık avlayan adam;- “Evet!” demiş “Yüz doları alayım!”Adam kadının yüzüne dikkatlice baktıktan sonra;

“Ama!” demiş adam. “Ben karım zannetmiştim, bu benim kayınvalidem!”

Sağlıcakla kalınız.