Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Vapur Bey

KÖY – Bölüm V

Güzel havanın tadını çıkarmak için bahçeye bir sandalye attım. Bir yandan kahvemi içip bir yandan kitabımı okuyordum.

-Keyfin daim olsun Öğretmen Bey.
-Ooo! Sağol Emmi. Hayırdır nereye böyle.
-Senin yanına geldim.
-Buyur emmi gel.

Tahsin emmi, Selvi Boyu’ndan hayaller kurarak yürüdüğüm gün beni traktörüne alan emmiydi. İçöyü’nde tanıştığım ilk insandı.

-Gel emmi, hoş geldin.
-Hoş bulduk Öğretmen Bey. Hava güzel, istersen bahçede oturalım. Seninle konuşcaklarım var.

2 orta kahve yaptım. Sandalyeleri kaldığım evin bahçesinde güneş gören bir yere attık.

-Buyur emmi seni dinliyorum.

-Öğretmen Bey, senin Muhtarla ve İmamla aranın iyi olmadığını biliyorum. Bu iki deyyusu ben de pek sevmem. Kulağıma bir duyum geldi. İmam, üç güne Ragıb’ın kızı Figenle evleniyormuş. Evliyalar -güya- rüyasında nikah kıymışlar. İmam meseleyi Ragıbla konuşmuş. Ragıb havalara uçmuş tabi, gören de cennetten bahçe kazandı sanar. Tövbe haşa kimin ne olacağını allah bilir. Neyse lafı uzatmıyım Cuma günü nikahlanacakmış bu deyyus İmam. Nikahı da kendi kıyacakmış. Görülmüş şey midir? İnsan kendi nikahını nasıl kıyar. Orasını Allah bilir ama düşmez o nikah Öğretmen Bey.

-Bu evliyalar niye durup durup görünmüş peki?

-Haa orası önemli Öğretmen Bey. Kaymakam geldiği gün çocuğu yoldan çevirdin ya sen, ahali sevdi o hareketi. Geçenlerde kahvede işittim “Nasıl çevirdi yoldan çocuğu? Muhtar ağzını bile açamadı” diyor köylü. Tabi bu Muhtarın da, İmamın da kulağına gitmiştir. Biz buradayız demek istiyorlar anlayacağın.

-Tahsin emmi sen ahalinin sevdiği bir adamsın. Senden bir ricam olacak.
-Buyur Öğretmen Bey.
-Yarın, Cuma Namazı sonrası cami önünde pilav dağıtacağız. Ahalinin kulağına yayalım bunu. Yalnız kimin yaptığı bilinmesin. Hayır işi ulu orta yapılmaz.

-İmam verdiriyor sanırlar o zaman!
-Öyle sansınlar, daha iyi.

Tahsin emmi gittikten sonra, doğruca Müezzin Bey’in yanına gittim. Müezzin Bey’e pilav meselesini aktardım. Ahali pilavlarını yerken, cami hoparlöründen “imam nikahının ne şartlar altında yapılabileceği” ni aktarması konusunda fikir alışverişinde bulunduk. Müezzin Bey gönüllü değildi bu işe İmamla Muhtar’ı karşısına almak istemiyordu. Köylünün cephe almasından korkuyordu. Endişesini anlayabiliyordum gelin görün ki çok az zamanımız vardı. “Peki” dedim. “İl müftülüğünden resmi bir yazı ayarlasak olur mu dersin?” Bu fikir kafasına yatmıştı. “O zaman iş başka tabi. Devlet emrine girer yapmamız icabet gösterir. Ayarlayabilirsen olur bu iş Öğretmen Bey.”

Kaymakam dostumun kapısını tekrar aşındırmak istemiyordum. Doğrudan İl Müftülüğüne gidip derdimi anlatacaktım. Oda olmazsa Kaymakam’a gitmek gerekecekti. Bu tip durumlarda -fazlaca- gururlu davranmak pek hoş değildir. Bunu biliyordum.  Yine’de Kaymakamlığı ilgilendirmeyen bir mesele için Kaymakam dostumu araya sokmayı yersiz bulmuştum. Ertesi gün hastalık bahanesi ile okuldan izin aldım. Köy otobüsünün geleceği saate yakın koyuldum yola, hayaller kurarak yürümeye başladım Selvi Boyu’nda.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech