Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Hey Corç, Versene Borç

Hayır hayır; IMF, Dünya

Hayır hayır; IMF, Dünya Bankası veya cari açığı falan konu etmeyeceğim. Konu, kıymeti kendinden menkul ‘değerlerden’ biri olan Hakan Peker…. ‘Sanatçı’, TRT Müzik kanalında “Engelsiz Sahne” isimli canlı yayınlanan program sırasında, seyirciyi gösteren rejiye kızıyor ve “Beni çekeceksin, yanlış yapıyorsun.” diyerek mikrofonu bırakıp, stüdyoyu terk ediyor. Varsın coşmuş seyirciyi göstersin reji, dünkü çocuk musun yahu! Egoya bakın, hep onu çekecekler, hep genç gösterecek, hep anlamsızca sırıtacak…

Sonrasında, –yok yanlış anlaşıldım, -vay şöyle oldu, -arkadaşım Hakan aslında çok hayırseverdir yollu sözler hiç inandırıcı değil.

Onu var eden seyirciye biraz da o katlansın. Meşhur olduğu şu parçaya biz yıllarca katlanmıştık dimi ama… “Hey Corç versene borç, olmaz Maykıl bende de yok!” Donup kaldığımızdan olsa gerek, nefes bile alamamıştık bu felsefi sözlerinden. Mazoşist eğilimleriniz varsa internette bulup izleyin, keyfiniz yerine gelsin.

Galatasaray Mexico *

Ünlü fotoğrafçı Şafak Taner, bir süre önce Meksika’ya yerleşiyor. Taner, sıkı bir Galatasaray taraftarı. Kurduğu kadın basketbol takımı Galatasaray Mexico, 9 Mart 2018’de Acapulco Spring turnuvasına 16 yaş branşında katılıyor ve şampiyon oluyor. Büyük ses getiriyor bu durum.

Şafak Taner sadece takımın kurucusu veya basketbol antrenörü değil, aklınıza gelebilecek tüm sıfatların sahibi. Abisi, babası, kardeşi, öğretmeni, doktoru… Galatasaray Mexico takımında forma giyen çocuklar sadece basketbol eğitimi almıyor, aynı zamanda İngilizce öğreniyorlar. Onların en büyük hayali, bir gün başarılı bir sporcu olmak ya da yurt dışında okumak.  Galatasaray Mexico anlayacağınız sıradan bir amatör spor kulübü değil, özel bir misyonu olan, Gazi Mustafa Kemal’in “yurtta sulh, cihanda sulh” sözüyle hareket eden ve dünya çocuklarının kardeşliğini savunan bir oluşum. Alkışlar Şafak Taner’e…

Adnan Hoca’nın ‘Kediciği’

Yediği önünde, yemediği arkasında… 15 yıldır harem… pardon ekibin içinde. Son dönem televizyonda da arz-ı endam ediyormuş. Kediyi altın kafese koymuşlar, ah vatanım demiş! Kuş muydu yoksa? Neyse kaçmış işte. Üstelik hâlâ Yeni Türk Lirası var sanıyor. Buradan sesleniyorum: ‘Yeni’yi attık kedicik, daha önce de 6 sıfır atmıştık. Mesela eskiden tuvalet 1.000.000 TL idi. Şimdi 1 TL. Kaçışı farklı şekilde anlatılsa da kedicik yuvadan uçmuş. Şimdilerde tu kaka ediliyor. Yazık. Adnan Hoca’nın yanında hiç bir kararı kendisi veremiyormuş. Kendini tanıma yolunda ve özgür yaşamında başarılar kedicik!

Unutma tuvalet 1 TL.

Size Anne diyebilir miyim Baba?

Ünlü Türk büyüklerinden Müge Anlı’nın programında akıl almaz olay şöyle gelişti: İstanbul’da ‘Handan’ isimli butiği işleten 60 yaşındaki Handan K. fenalaşarak hastaneye kaldırıldı ancak kurtarılamadı. Doktorlar ölümü şüpheli bulunca otopsi yapıldı ve gerçek ortaya çıktı. Adı Handan K. değil, Şükran A. idi ve aslında erkekti. Bu arada, H.K./Ş.A.’nın gerçek adı Nail Ç. idi. Bu durum, kocası ve 22 yaşındaki kızı T.K’ya bildirildi. Genç kız, aldığı haberle şok geçirirken, kocasıysa “Nasıl olur, benim eşim kadındı.” dedi.

Peki gerçek neydi? T.K.’nın 1994 yılında asıl adı Nail olan Handan K. tarafından kaçırıldığı iddia ediliyordu. Kaçırılan bebeğin annesi ve görgü tanıkları, iri yarı, siyah pelerinli bir kadından ve bir takım detaylardan söz ediyordu. Pelerinli kadının iki alyansı ve altın rengi saati vardı. Kısa bir araştırmada Handan K. da aynılarının olduğu ortaya çıktı. Bu arada kızının kaçırıldığını öne süren Aysel Başar ile T.K. buluştu. Aysel Başar, T.K.’ya “Bana çok benziyorsun. Her şey örtüşüyor. Hiç şüphem yok, sen benim kızımsın” dedi. Kız, DNA testini kabul etti. Yapılan testlerde T.K. yani Tansu’nun 24 yıl önce çalınan bebek olduğu ortaya çıktı. Tansu, Aysel Başar’ın kızıydı. Olayda adı geçen gerçek Şükran A.’nın ise kimliğini 10 yıl önce kaybeden 3 çocuklu bir vatandaş olduğu ortaya çıktı.

Çok kimlikli olan ve önce Şükran sonra Handan, gerçekte ise Nail adlarını taşıyan şahıs kimdi? Araştırıldı, bulundu. Ailesi de olanlara inanamıyormuş. Nail Ç.’nin ağabeyi “Bir gün köye geldi, askere gideceğini söyledi. Evraklarını aldı ve gitti. O günden sonra kendisinden haber alamadık” diye konuştu.

TV başında hop oturuldu, hop kalkıldı. Göz yaşı döküldü, bol bol çay demlendi. Ahlandı, vahlandı… Dram, mutlu sonla bitti. Darısı yeni dramların/dramaların başına diyoruz artık.

                                                                                                         

* (kaynak: http://www.fcnblog.com)

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech