Kadınlarda daha sık görülmekle birlikte erkekleri de etkileyebilen bir sorun olan hiperprolaktinemi (süt salgılatıcı hormonun yüksekliği) ile ilgili bilgileri sizin için derledik.
Beyinde bulunan ve birçok hormonu salgılayan hipofiz salgı bezinde üretilerek salgılanan ve lohusalık ve emzirme döneminde süt üretiminden, yumurtlamanın ve böylece adetlerin durmasından sorumlu olan, böylece emzirme döneminde yeniden gebe kalmaktan (belli bir süre) koruyan prolaktin hormonu çeşitli nedenlere bağlı olarak uygunsuz salgılandığında adet döngüsünün düzeninin bozulmasına ve beraberinde göğüslerden süt veya süt benzeri bir sıvının salgılanmasına neden olabilir.
Prolaktin hormonu gebeliğin ikinci ayından itibaren yükselerek doğumdan sonrası süt oluşumunu sağlamakla görevlidir. Prolaktin yükselmesi gebelik esnasında normal olan bir durumdur, ancak gebelik dışında yükselmesi normal değildir.
Kadınlarda gebelik dışında da bu hormonun yükselmesi sorunu ortaya çıkabilmektedir; prolaktin hormonu seviyesinin fazlalığı durumunda ciddi problemlerle karşılaşılabilir.
Prolaktin Hormonu Yüksekliği
Prolaktin yüksekliğinin pek çok nedene bağlı olarak ortaya çıkabildiğini bilmekte yarar var. Referans değerin 25-26dan yüksek olması durumunda prolaktin hormonu yükselmiş kabul edilmektedir. Prolaktin yükselmesinin başlıca nedenleri arasında;
Aşırı stres,
Aşırı protein tüketimi,
Vücuda yapılan masaj,
Anti depresan ve tansiyon ilaçları,
Doğum kontrol hapları,
Östrojen ilaçları,
Hipofiz bezinde görülen iyi huylu tümörler,
Hipofiz bezinin travmaya uğraması,
Tiroid,
Böbrek yetmezliği,
Siroz,
Polikistik over sendromu gibi durumlar yer alıyor.
Prolaktin yüksekliği en çok gebe kalmayı engelleyen bir durumdur; pek çok kadın gebe kalmak istediği halde kalamadığı için doktora başvurduğunda prolaktin hormonunun yüksek olduğunu öğrenmektedir. Bunun dışında prolaktin yüksekliği kendisini adet düzensizliği, adet dönemindeki kanamada azalma, gebelik olmadığı halde göğüslerden süt gelmesi gibi etkilerle de gösterebilir.
Hipofiz bezinde kitleye (hipofiz adenomu) bağlı olarak prolaktin yükselmesi
Hipofiz bezinden prolaktin hormonu salgısı yapan hücreler bazı durumlarda kontrolsüz bir şekilde çoğalabilmekte ve bu çoğalan hücrelerden vücudun ihtiyacından daha fazla prolaktin hormonu salgılanmaktadır. Çoğalan bu hücreler bazı durumlarda ufak kitlesel oluşumlara dönüşebilmektedir. Adenom adı verilen bu kitleler çoğu durumda hipofizin ve beynin diğer bölgelerini olumsuz yönde etkilememekte, çok ender bazı durumlarda ise büyüyerek çevre dokulara (özellikle görme sinirine) etki ederek çeşitli sorunlara neden olabilmektedir. Hipofiz adenomları geleneksel olarak mikroadenom (tümör çapı 10 milimetreden küçük) ve makroadenom (tümör çapı 10 milimetreden büyük) şeklinde sınıflansa da bu sınıflama tedavi süreci konusunda yol gösterici değildir. Makroadenomlar bile çoğu zaman ilaç tedavisine yanıt verir.
Prolaktin Yüksekliği Tedavisi
Prolaktin yüksekliği tedavisi mümkün olan ve kolay atlatılan bir rahatsızlıktır, yeter ki hasta bunu fark ederek doktora başvursun. Prolaktin yüksekliğine ne iyi gelir sorusuna verilecek en güzel yanıt mümkün olan en kısa sürede doktora gitmek olacaktır.
Prolaktinin yüksek çıkması durumunda basit bir ilaç tedavisiyle ve stresten kurtulmaya yaran ilaç ve terapilerle kısa sürede olumsuz durum ortadan kalkar. Tedavi süresi kişiden kişiye değişir ancak tedavisi kesinlikle mümkündür.
Prolaktin hormonu yükselmesi ne gibi belirtiler yapar?
Hiperprolaktinemi sorunu olan bir kadında en sık görülen belirti memelerden kendiliğinden süt gelmesi (galaktore) ve özellikle gecikmeler şeklinde adet düzensizliğidir. Ancak hiperprolaktinemi ara kanamaları, sık adet görme, adet kanamasının azalması ve diğer tüm adet düzensizliklerine de neden olabilir. Adet düzensizliğinin en muhtemel nedeni adet döngüsünde yumurtlamanın olmamasıdır.
Yumurtlamanın olmaması kadında gebe kalamama sorunu ortaya çıkarabilir. Gebe kalamama nedeniyle başvuran kadınlarda yapılan araştırmalarda %5-10 oranında prolaktin hormonu yüksekliği saptanabilmektedir.
Prolaktin hormonu yüksekliği bir hipofiz adenomuna bağlı olduğunda yukarıdaki belirtilere ek olarak baş ağrıları ve görme bozuklukları ortaya çıkabilmektedir. Bu iki belirti hiperprolaktinemi sorunu olan kadınlarda oldukça ender görülür.
Hipofiz adenomunun tedavisi
Görüntüleme yönteminde (sella turcica adı verilen ve hipofiz bezinin bulunduğu bölgenin MR veya röntgen grafisi ile görüntülenmesi) adenom yani kitle saptandığında öncelikle bu kitlenin çevre dokulara bası belirtileri yaratıp yaratmadığı araştırılır.
Adenomlar iyi huylu tümörlerdir, kanserleşme eğilimi göstermezler ve genellikle çok yavaş büyürler ve hatta çoğu durumda küçülme eğilimindedirler. Otopsilerde hiçbir şikâyeti olmadığı bilinen kadınlarda bile %1-5 oranında hipofiz adenomuna rastlanabilmektedir.
Hipofiz adenomlarının çapları bir santimetreden küçük olanlara mikroadenom, büyük olanlara makroadenom adı verilmekle beraber önemli olan adenomun boyutu değil çevre dokulara baskı yapıp yapmadığı, büyüme ve hormon salgılama hızıdır.
Hipofiz adenomunun yaptığı basının yaygınlık derecesi genellikle görüntüleme yöntemine net olarak görülmekle beraber görme sinirine bası varlığını araştırmak amacıyla görme alanı muayenesine sıklıkla başvurulur.
Adenomların büyük kısmı prolaktini düşürücü ilaçlarla tedavi edilebilir niteliktedir. Bu ilaçlar hücrelerin sayıca çoğalmasını etkili bir şekilde önleyebilmektedirler ve artık burun yoluyla tümörü çıkarma şeklinde gerçekleştirilen ameliyatlara (transnazal, transsfenoidal hipofiz cerrahisi) oldukça ender başvurulmaktadır. Özellikle şiddetli belirtilere neden olan (şiddetli baş ağrısı, görme alanının çok daralmış olması) veya hızlı büyüme eğilimi gösteren adenomlarda ameliyat gerekebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.