O, Aslan Yürekli, Çelik Bilekli, Kahraman bir şehidimizdi. O, “Kim bu cennet uğruna olmaz ki, feda. Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan, şüheda. Canı, Cananı, alsa da, Hüda. Etmesin tek beni, vatanımdan cüda” diyen, bir Türk Evladıydı. Mekânı Cennet, ruhu şad olsun. Bu günkü yazımıza esas olan konu, bir alıntı olup, hepinizin bildiği ve Çanakkale iskelesinde yaşanan gerçek bir olaydır. Buyurunuz. “Mehmet Matara, 70 yaşındaydı. Çanakkale’de yaşıyordu. Aracıyla feribot iskelesine geldi. İskeledeki balıkçıların yanına gitti, bir sigara istedi. Yaktı, denizi izlemeye başladı. Yaşlı adam sigarası bitince aracına bindi. Kontağı çevirmesiyle, araç iskeleden denize uçtu. Kimse ne olduğunu anlamadı. Balıkçılar, telaş içinde, bir sağa bir sola koşturmaya başladı. Olayı görenlerin feryatları yükselmeye başladı. İskelede adeta kaos yaşanırken bir gencin, elbiselerini çıkarmasıyla denize dalması bir oldu. Araç yaklaşık 3 metrelik bir derinlikteydi. Genç tereddütsüz daldı. İskeledeki feryatlar dinmiş, nefesler tutulmuşçasına, bu yiğit genci izliyorlardı. Bir süre sonra genç suyun üstüne çıktı. Derin bir nefes alıp tekrar daldı. Saniyelerle yarışıyordu. Herkes bu genç adamı izliyordu. Araçtaki adam yaşlıydı, ümitler tükeniyordu. Genç, suyun altından, tek eliyle belinden kucakladığı yaşlı adamla birlikte çıktı. Onu gören iki kişi daha denize atladı. Can pazarı yaşanıyordu. İskeleden sarkıtılan ip yeterli olmayınca, hemen bir balıkçı motoru yanaştırıldı. Kıyıda bekleyen sağlık ekiplerinin yanına vardıklarında yaşlı adam nefes alıyordu. Esrarengiz genç, adamı kurtarmıştı. Bilinci kapalı ambulansa bindirilen yaşlı adam hastanede hayata döndürüldü. O genç ise sessiz sedasız gözden kayboldu.
KİMDİ O KAHRAMAN?
2014 yılının Ağustos ayında meydana gelen bu olaydan iki buçuk yıl sonra o genç Çanakkale’de tekrar görüldü. Bu kez üstünde ay yıldızlı bayrakla… Kıvanç Kaşıkçı… O genç, Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamında, 29 Kasım’da irtibat kesilen ve Suriye topraklarından naşı alınıp Türkiye getirilen kahraman Mehmetçiklerimizden Astsubay Kıvanç Kaşıkçıydı. Yaşlı adamın kurtarılmasına ilişkin görüntüler, basına yansıdı ama o kahraman gencin kim olduğu sır olarak kalmıştı. Çanakkale basını, gencin kim olduğunu öğrenmiş ama Genelkurmay’ın engeline takılmıştı. Çünkü yaşlı adamı kurtaran bu kahraman genç, Özel Kuvvetlerde görevli bir bordo bereliydi. Genelkurmay bu yüzden kimliğinin deşifre olmasını istememişti. Evet, o genç yaklaşık bir yıl önce Şahadet şerbetini içen, Özel Kuvvetlerden, Bordo bereli, Çanakkale evladı, Astsubay Kıvanç KAŞIKÇI’ydı. Ne Mutlu onu yetiştiren ana babaya. Ne mutlu, bu vatanın bölünmemesi için, göğsünü siper eden kahraman vatan evlatlarına. YAZIMIZ, Cennet Mekân Mehmet Akif Ersoy’un, Çanakkale Şehitlerine adlı şiirinden bir pasajla noktalıyoruz. Şehidimizin ruhu şad olsun. Sağlıcakla kalınız.
Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar,
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.