Bakınız, PKK’nın elebaşı Cemil Bayık, 8 Ocak 2018 tarihinde, bir TV ye açıklamalar yaparak şunları söylemiştir; “Erdoğan ve MHP’nin yalanlarını yutmuyoruz. Onun için geçen gün açıkladıkları ittifak ile bataklığa batıyorlar. Görevimiz, onları daha da bataklığa batırmaktır. Türkiye bunlardan kurtulmadıkça, Özgürlük, Demokrasi, Adalet yaşanamaz. Hiç kimsenin geleceği güvence altında olamaz. Yarın kimin tutuklanacağı, hangi ceza ile cezalandırılacağı belli değildir. Onun için gelecekte herkes güvenceye alınmak isteniyorsa, ERDOĞAN-BAHÇELİ faşizmine karşı, mücadele etmeliyiz. Bunun dışında başka bir yol düşünmemek gerekmektedir. Tek yol mücadele etmektir. Bu meşrudur. Meşruluğu her geçen gün herkesçe görülmektedir. Eğer bu olanak doğru kullanılırsa, büyük destek sağlanacaktır. HEM ÜLKE İÇİNDE HEM DE ULUSAL ALANDA, bu faşizm, kısa sürede yok edilecektir. CHP öncelikle mücadeleyi yürütmelidir.” Başka söze gerek var mı? Eşkıya başı, İttifaka karşı uluslar arası mücadele öngörüyor. Şimdi, Evet cephesinin adayı bellidir; Erdoğan. Yeni kurulan partinin de bellidir. “2019’da Yunan adalarını geri alacağım” diyen Kılıçdaroğlu, CHP’nin adayı mıdır? Olur mu, olmaz mı? Bakınız, Koskoca Ankara belediye başkanlığına uygun birisi yokmuş gibi eski bir MHP’liyi aday göstermek, tartışmalı bir durum değil miydi? Yine koskoca CHP, Cumhurbaşkanlığı için uygun biri yokmuş gibi çatı aday göstermedi mi?
NEDEN AÇIKLADI?
Peki, Bahçeli bu çıkışı neden şimdi yaptı? Zamanı mıydı? Bakınız, CHP, HDP, İP, SP, Sayın Bahçeli’nin açıklamasından 3 hafta önce TÜSES(Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı) ve Şişli Belediyesi tarafından düzenlenen, “Bir arada yaşamanın ve Barışın İmkânlarını Aramak Ortadoğu Konferansı” başlıklı toplantıda yan yana gelmişler. Ve orada öne çıkan konu, aralarında 2019’a yönelik ittifak olmuştu. İP’in Milletvekili, MHP eskisi Nuri Okutan, oradaki konuşmasında, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, tek adamlık peşinde olan adayın, karşısındaki aday kimse, o desteklenmelidir. Mevcut yönetimden memnun olmayan kitlelerin, ikinci turda sandıkta, İTTİFAKI sağlayacağına ve seçimlerin muhalefet tarafından kazanılacağına inanıyoruz” açıklamasını yapmıştı. Demek ki, bunlar 3 hafta önce ittifakı, Sayın Bahçeli’den önce yapmışlar bile… Yine 2 ay önce bir TV programında, Kılıçdaroğlu, “Önümüzdeki süreç. İttifak süreci olacak.” demişti. Yeni kurulan partinin lideri, 2 ay önce, “Diyelim ki, CHP adayı ikinci tura kaldı. Bizim, ŞARTSIZ ŞURTSUZ destekleyeceğimizi ilan ediyorum” demişti. CHP; HDP, İP yan yana gelip, ittifak kurma hakkını kendinde buluyor da, MHP’nin iradesini bunlar nasıl sorgulayabiliyor? MHP, 15 Temmuz’dan bu yana çizgisini hiç bozmadı. Türk Devletini düzlüğe çıkarmak, milletin geleceğini kurtarmak için muhalefet anlayışını, ilkeli bir şekilde sürdürmektedir. Devlet Bahçeli de vatanın bütünlüğü, milletin egemenliği, ülkenin bekası için dimdik durmaktadır. Eğilip, bükülmemektedir.
Sonuçta birilerinin avaz, avaz bağırdığı gibi, Patron ÇILDIRMADI. ÇILDIRTTI. Kepenkleri kapatmadı. Kapattırdı. Umutları söndürdü. Çıldıranlara da, Alayınıza da! “Kumda oynamak” kaldı. İki bıyık bükümü sola. Üç evlek ilerüüü. Haydi, Allah rast getire. Sağlıcakla kalınız.