Zamlar yağmur gibi yağıyor. Zaten moda haline geldi. Yeni yıl geldi mi, kazıklar da çıkıyor. En tesirlisi de fakirin ekmeği… Ekmek, simit %25 zam görmüş. İnanılacak gibi değil. Yılbaşından önce 3 liraya aldığımız köy ekmeği tam tamına 3750 olmuş. Yahu, vatandaşın ekmeğinden ne istersiniz? Damacana suya gelelim. Zam geldi mi? diye mahsusçuktan sorduk. Geldi dedi adam. Gelir tabi ki. Gelmezse hatırımız kalır. Ekmek zammı en hassas olduğumuz konudur. Zira tam 10 yıl, yaz aylarında fırıncılık yaptık. Ekmekten zarar ediyoruz diyen doğru konuşmuyor. Örnek mi? Zam gelmeden önce herkes ekmeği 1 liradan satarken, bir fırıncı kardeşimiz, 800 kuruşa satıyordu. Şimdi zam gelince de 1 liraya satmaya başladı. Bu dürüst kardeşimiz enayi midir? Zararına mı satmaktadır? Bu işi millet menfaatine mi yapmaktadır? Değil tabi ki… O da kazanmaktadır. Zam zam diyerek, zarar ettiklerini beyan edenler, kardan zarar etmektedirler. Zammın sebebi nedir? Buğday ya da un fiyatları mıdır? Buğday fiyatı yıllardır aynı. Gerekçe, efendim bilmem kaç yıldır, ekmeğe zam yapılmadı. Yahu yapılması şart mıdır? Temele, “Gel seni bir üst görev getirelim” demişler. Temel de kabul etmiş. Bunu duyan İdris, “Ula Temel. Deli musun? Böyle bir görev kabul edilir mi?” diye sormuş. Temel de, “Delulük şart midur da…” demiş. Biz de diyoruz ki, ekmeğe zam yapılmaması, rahatsızlık mı veriyor? Gelin. Milletin ekmeği ile oynamayın. Üç on para zam yaptınız. Hatta, asgari ücretliye sıfır kilometre araba bile aldırdınız. İnsanları ahmak yerine koymayın. Milleti kuzu zannetmeyin. Cennet Mekan Mehmet Akif Ersoy, ne güzel söylemiş, “Yumuşak başlı isem, sanma ki uysal koyunum. Kesilir amma eğmeye gelmez boyunum.” Millete bu zulmü yapmayın.
GEL DE GÜL!
Bu zamlardan sonra gelini de gülün. Ancak yapacak bir şey yok. Karalar bağlayıp, ağlayacak halimiz de yok. Temel satılık papağanları inceliyormuş. En pahalı papağanın önünde durarak sormuş: – Abi bunlar nece konuşuyor? Dükkân sahibi bir müşteri bulmanın sevinciyle ellerini ovuşturak saymaya başlamış:
– İngilizce, Fransızca, Almanca… – Peki, bunun fiyatı ne kadar?
– 500 Lira. – Lazca biliyor mu? – Bilmiyor. Temel papağanın gagasını okşamış ve demiş ki: – Vah garibim! Bu burunla yazık!..**** Temel, üniversite sınavına girmiş, her soruda, yazı tura atarak cevapları yazıyormuş. İki saat sonra, öğrencilerin çoğu sınav kâğıdını verip salonu terk etmiş. Temel hâlâ yazı tura atıyormuş. Öğretmen gelip başına dikilmiş: – Temel, her soruya yazı tura atıyorsun, hâlâ bitiremedin mi? Yazı tura atmaya devam eden Temel demiş ki:
– Hocam, bir saat önce bitirdim, ama cevaplarımı kontrol ediyorum! Sağlıcakla kalınız.